sensör etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sensör etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Ağustos 2013 Çarşamba

Analog saatten vazgeçemeyenlerin akıllı saati: Hyetis Crossbow

Görünüşe göre 2014'ün modası akıllı saatler olacak. Küçük firmaların geliştirdiği örnekler zaten satılıyor, arada Sony ve Motorola'nın geliştirdiği birkaç ürün de gördük, ama yeterince etkili olamadılar. Önümüzdeki yıl ise Apple ve Samsung'un bu sektöre gireceği söyleniyor, bu durumda akıllı saat piyasası kızışacaktır. Tabi o piyasa ne kadar kızışırsa kızışsın, konu saat olduğunda "yelkovanlı - akrepli", yani analog saatlere meraklı kişiler akıllı saatlere hep burun kıvıracaklar. İşte yukarıdaki ve aşağıdaki çizimlerde gördüğünüz garip görünüşlü saat analog saat meraklılarını da akıllı saat cephesine çekebilecek bir ürün.

Hyetis firmasının ürettiği ve şekli yüzünden Crossbow ismini verdiği bu akıllı saat aynı zamanda analog saat olarak da iş görüyor. Üstelik, içinde öyle alelade bir quartz mekanizme kullanılmamış, 25 taşlı İsviçre üretimi bir makine tercih edilmiş. Bu sayede akıllı saatlerin en büyük handikapı olan pil ömrü sorununun (bir bakıma) üstesinden gelinmiş oluyor. Şöyle ki; otomatik makine pille bağlantısız olduğu için saatin pili bitse bile yelkovan ve akrep olması gerektiği gibi çalışmaya devam ediyor, yani saat pili bittiğinde de asıl görevi olan zamanı gösterme işini eksiksiz yapıyor. Pil sadece Crossbow'un "akıllı" özelliklerini çalıştırmaya yarıyor.

Hyetis Crossbow'un akıllı saat kısmının özellikleri diğer akıllı saatlerden çok da farklı değil. Bluetooth ile akıllı telefonlara (iOS, Android veya Windows Phone 8) bağlanabiliyor. Üzerindeki sensörlerden elde ettiği verileri telefona gönderebiliyor, benzer şekilde telefon ekranındaki önemli bildirimleri saat kadranında gösterebiliyor. Diğer akıllı saatlerde bulunmayan özelliği ise kamerası. Optik yakınlaştırmalı ve HD video çekebilen bir kamerayla donatılan Hyetis Crossbow'un çektiği görüntüler cep telefonuna aktarılıp paylaşılabiliyor. Bazı siteler kameranın 41 megapiksel çözünürlüğünde olacağını söylemişler, ama ben bu kısımdan biraz şüpheliyim. Önsipariş verenlere Aralık ayında gönderilecek olan Hyetis Crossbow önümüzdeki yılın başında mağaza vitrinlerinde yerini alacak. Bu kadar özellik birarada olunca fiyatı da biraz yüksek olacak tabi. Önsipariş fiyatı (ABD için) 1,200$, mağazalarda bundan biraz daha pahalıya satılması bekleniyor. Ülkemize gelirse (düşük bir ihtimal de olsa gelebilir) 2,000$ civarına satılır büyük ihtimalle. Şekli garip olsa da ben Crossbow'u beğendim. En azından benim gibi analog ve otomatik saat sevenleri de tatmin edecek bir ürün hazırlamışlar. O kadar para verip bir Crossbow alır mıyım bilmem, ama biryerlerde görürsem kurcalayacağım kesin.

13 Ağustos 2013 Salı

Cep telefonunun kamerasını beğenmeyenlere Sony'den "ek kamera"

Üstteki fotoğrafta gördüğünüz şey Sony'nin yeni ince gövdeli kompakt fotoğraf makinesi değil. Eğer birileri fena halde yalan söylemiyorsa bu fotoğraftaki şey Sony'nin yeni geliştirdiği "ek kamera". Şöyle ki; Japon elektronik devi Sony şu cep telefonlarının kamera lenslerinin üzerine takılan ve lens açısını değiştiren eklenti lensleri bir adım öteye taşımış, lensi ve sensörüyle birlikte komple kamera sistemini cep telefonuna bağlanacak şekle sokmuş.

Şimdilik sadece dedikodudan ibaret olan (Sony tarafından henüz onaylanmadı sonuçta) bu ürünlerin adının ne olacağını kimse bilmediği için herkes kafasından birşeyler uyduruyor. Ben de "ek kamera" demeyi uygun gördüm. Siz kendi kafanıza göre başka şeyler diyebilirsiniz. İlk başta sadece iki modelden oluşacak olan "ek kamera" ürün ailesi ileride genişleyebilir, veya tutmazsa komple sonlandırılabilir. Bu modellerden ilki Sony'nin RX100 modelinin 20 megapiksel çözünürlüklü full frame (yani profesyonel makinelerle aynı büyüklükte) sensörünü kullanacak olan DSC-QX100. Bu modelin yakınlaştırma oranından bahsedilmemiş, büyük ihtimalle ya çok az yakınlaştırma olacak, ya da hiç olmayacak. Lensi Zeiss marka olacak. Serideki diğer model olan DSC-QX10 ise daha amatör; 18 megapiksel çözünürlüklü 1/2.3" sensör ve Sony markalı, 10x yakınlaştırmalı bir lensle geliyor. Amatör dedim ama bu da öyle çok basit birşey değil, ucuz da olmayacaktır.

Peki, bunlar tam olarak neye yarıyor? Cep telefonlarının üzerindeki kameralar çok zayıf. Şişirilmiş megapikseller milletin kafasını bulandırsa da bu kameralar basit lenslerden ve minicik sensörlerden oluşuyorlar. Çektikleri fotoğraflar da çoğu zaman vasat oluyor, herkesin kalite beklentisini karşılamıyor. İşte bu durumda devreye Sony'nin bu ilginç ürünleri giriyor (veya girecek). Bu ek kameralar cep telefonunun kamerasının yerine geçecek ve kullanıcıya üst seviye kompakt makinelerin optik performansını sunacak. Cep telefonuna bağlantıklarında telefonun ekranı dokunmatik bir fotoğraf makinesinin ekranına dönüşecek. NFC ile eşleştirilip WiFi ile veri aktarımı yapacaklar. Çektikleri fotoğraf ve videoları kullanıcının isteği doğrultusunda telefon hafızasına veya kendi üzerlerindeki SD karta kaydedecekler. En güzel tarafı da şu: Neredeyse piyasadaki tüm akıllı telefonlara uyumlu olacaklar. Android ve iOS desteği sayesinde tabletlerle bile kullanılabilecekler. Bağlantıyı WiFi üzerinden yapacakları için NFC ile bir kere eşleştirildikten sonra uzaktan da kullanılabilecekler. Güzel, değil mi? Bence çok güzel, ama fiyatın da bu güzelliğe yakışır güzellikte olması lazım. Eğer Sony daha önce defalarca yaptığı gibi kafasına göre fiyat belirleyip pahalıya satmaya kalkarsa kimse bunları almaz. Sonuçta yeni nesil fotoğraf makinelerinde de WiFi desteği var, biraz daha verip tam teşekküllü (ve WiFi destekli) bir fotoğraf makinesi alınabiliyorsa kimse bunlarla uğraşmaz. Sony'nin rekabetçi bir fiyat belirlemesi lazım. Eğer fiyatı düşük tutarlarsa fotoğraf meraklılarının favori telefon aksesuarları olur bunlar. Ürünlerin piyasaya çıkış tarihleri belli değil, ama bu yıl bitmeden tanıtılmaları bekleniyor.

25 Ocak 2013 Cuma

Apple ayakkabı işine mi giriyor?

Üstteki temsili resme bakıp gaza gelmeyin, henüz bir ürün yok ortada. Yine de Apple'ın son aldığı "ayakkabı aşınma algılayıcısı" patenti akıllara bu fikri getiriyor. Kafayı patentlerle bozmuş olan teknoloji devi Apple geçtiğimiz günlerde ayakkabı sektörüyle ilgili bir patent aldı. Aşağıdaki grafik patent başvurusunda kullanılmış. Teknik detaylar karmaşık biraz, ama basitçe "ayakkabının tabanının aşınmasını ölçerek bunu iOS işletim sistemi kullanan bir cihaza gönderen bir algılatıcı" ile ilgili bu patent. Tabi olay bununla kalmıyor. Algılayıcının gönderdiği aşınma bilgileri akıllı telefonda veya tablette işlenecek, kullanıcının ayakkabıyı giyme sıklığı da hesaba katılarak ayakkabının kalan ömrü belirlenecek.

İşin ilginç tarafı patent çizimlerinde de gözüktüğü üzere bu sensörün ayakkabının tabanının içine yerleştirilecek olması, yani ayakkabı üretilirken monte edilmesinin gerekmesi. Sonradan alınıp takılacak birşey değil, ayakkabıyı üreten firmaya bağlı bir durum. Bu yüzden Apple'ın bu patentki kullanmak için ya ayakkabı üretimine başlaması lazım, ya da ayakkabı üreticileriyle anlaşıp bu teknolojiyi onlara satması lazım. İlk ihtimal şimdilik zor görünüyor, ama ikinci ihtimal gayet mümkün. Yakında mağazalarda "iOS uyumlu" ayakkabılar görmeye başlayabiliriz. Ayakkabılarını tabanı eriyene kadar giyen kişilerin genelde Apple ürünleri kullanmamaları gibi bir gerçek de var ortada tabi, ama Tim Cook'un böyle küçük detayları düşünecek vakti yoktur sanırım. İşin şakası bir yana, Amerikan patent ofisinin artık bazı düzenlemelere gitmesi, her "aklıma şöyle birşey geldi, hemen patentini alayım, sonra birilerine dava açarım" diyene patent vermemesi gerekiyor. Aksi halde yeni fikirlerin önü kapanır, endüstri bir noktadan sonra duraklar, bu da ekonomiyi çökertir.

18 Aralık 2012 Salı

Nikon filmli SLR makineleri dijitale dönüştürecek aparatın patentini aldı

Yandaki resimde gördüğünüz garip çizimler Nikon'un gelecekte piyasaya süreceği bir ürününün patent çizimleri. Japonya patent ofisine yapılan başvuruda kullanılan bu çizimler eski tip filmli SLR makineleri dijitalleştirecek, yani DSLR'a dönüştürecek bir aparatı anlatıyor. Medium format makineler için bu tip aparatlar zaten mevcut, hatta Leica'nın bazı 35mm makineleri için de bu tip "dijitalleştirici" aparatlar satılıyor, ama hem medium format makineler, hem de tüm Leica ürünleri aşırı yüksek fiyatları yüzünden biz fanilerin ilgi alanının birazcık dışında kalıyorlar. Nikon'un bu projesi ise uygun fiyata edinilebilen 35mm Nikon SLR makineleri arka kapağını üzerinde 35mm sensör bulunan bir kapakla değiştirerek güzel bir DSLR'a dönüştürebiliyor. Fikir güzel, hatta buna benzer bir ürünü geçtiğimiz yıl 1 Nisan şakası olarak duyurmuştu şakacı bir takım kişiler, ben de yazmıştım. Tabi Nikon'un çözümü şakada gösterilen aparata göre çok daha komplike olacak ve büyük ihtimalle pek ucuza satılmayacak. Yine de optik kalitesi harika olan 35mm makineleri dijitale dönüştürebilmek güzel olur herhalde. Sonuçta 35mm (full frame) DSLR makineler de pek ucuza satılmıyor, belki bu şekilde daha uygun fiyata full frame makine sahibi olabiliriz. Nikon henüz bu konuda bir açıklama yapmamış, ama bu aparatların piyasaya çıkması için biraz daha geliştirilmeleri gerektiği söyleniyor. En azından birkaç yıl daha beklememiz gerekebilir, bu yüzden hemen filmli makine arayışına girmeyin.

26 Kasım 2012 Pazartesi

Will.i.am'dan iPhone'u kompakt fotoğraf makinesine dönüştüren kılıf

Yandaki fotoğrafta Black Eyed Peas grubunun üyelerinden şarkıcı Will.i.am'ın elinde tuttuğu şey bir iPhone kılıfı. Kılıfı onun elinde tutuyor olmasının sebebi ise üretici (veya ürettirici) firmanın sahibinin bizzat kendisi olması. Telefon aksesuarı işinde iyi para olduğunu gören Will.i.am ilginç iPhone aksesuarları tasarlayıp satmaya karar vermiş. İlk ürünü de başlıktan da anlaşılacağı üzere bir kılıf. Bu kılıfın diğer standart kılıflardan farkı iPhone'u gerçek bir kompakt makineye dönüştürmesi. Kılıfın üzerinde 14 megapiksel çözünürlüğünde bir algılayıcı, özellikleri bilinmeyen bir lens ve makul güçte bir flaş var. Kullanıcı iPhone'unu bu kılıfın içine yerleştirdiğinde iPhone ekranına ve akıcı arayüzüne sahip bir fotoğraf makinesi elde ediyor. Henüz fiyatı ve çoğu teknik özelliği belli olmayan bu kılıf ilk olarak İngiltere'de piyasaya çıkacak. Daha sonra diğer ülkelere de yayılması bekleniyor. Bana göre pek pratik değil, çünkü kılıf iPhone'u ağırlaştıracak ve kalınlaştıracak. Kılıfı ayrı olarak taşımak mümkün tabi, ama bu da çok mantıklı değil. Sonuçta kılıf yerine ufak bir kompakt makine taşınabilir, böylece telefonu söküp takmakla uğraşmak gerekmez. Will.i.am'a ticaret hayatında başarılar diliyorum, inşallah bundan böyle aksesuarları tasarlarken bunların cepte taşınacağını da hesaba katar.

22 Kasım 2012 Perşembe

Yaratıcılıkta sınır tanımayanlara evde robot yapma kiti: ATOMS Express

Lego'dan hareketli şeyler yapmayı veya robotları seviyorsanız bu anlatacağım şeyi çok seveceksiniz. Bir Kickstarter projesi olan ATOMS Express aslında bir oyuncak. Tabi her oyuncakla çocuklar oynayacak diye bir kural yok, bu herkese hitap eden bir oyuncak. ATOMS Express normalde "durağan" olan tasarımlara hareket ve etkileşim yetenekleri kazandırıyor. Şöyle ki, birbirine kolayca bağlanan modülleri sayesinde (yandaki resimde görülen küçük kutular) Lego'dan veya başka malzemelerden yapılan robotlara dışarıdan yönetilebilen motorlar eklenebiliyor, veya sensörler bağlanarak ortam şartlarına göre davranması sağlanabiliyor. ATOMS Express'i tasarlayan kişi aynı zamanda ilk iPod Touch'ın da tasarımcısı olan Michael Rosenblatt. Haliyle bu proje de iOS ile gayet uyumlu. Örneğin, ATOMS Express ile iOS kontrol modülü sayesinde iPhone, iPad veya iPod Touch ile yönetilebilen uzaktan kumandalı robotlar yapılabiliyor. Dahası, ışık sensörleri gibi eklentilerle sadece karanlıkta hareket eden veya ışığa tepki veren mekanizmalar tasarlanabiliyor. Olanaklar sınırsız yani, bundan sonrası kişinin yaratıcılığına kalmış. Lego ile tamamen uyumlu olan ATOMS Express farklı setler halinde satılacak. Şu anda ürünün Kickstarter sayfasında en küçük set 50$ fiyatla satılıyor. Setler büyüdükçe fiyat artıyor. Sayfada bu en küçük setin seri üretime geçildiğinde mağazalarda 70$'a satılacağı söyleniyor. Bu harika setle ilgili daha fazla şey öğrenmek istiyorsanız aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz.

30 Eylül 2012 Pazar

Sony rakibi Olympus'a ortak oldu, teknoloji paylaşımı başlıyor

Fotoğrafçılık dünyasının en köklü firmalarından Olympus bir süredir mali sıkıntılar çekiyordu. Bütçe açığını kendi imkanlarıyla kapatamayacağı anlaşılınca Olympus kendisine destek olacak bir firma aramaya başlamıştı. Sonunda bu destekçiyi buldu ve Olympus'u kurtarma operasyonunun detayları açıklandı. Japon fotoğraf makinesi üreticisini kurtaracak olan firma yine Japonya'nın bağrından kopup gelen elektronik devi Sony. Sony fotoğraf makineleri konusunda rakibi olan Olympus'a 632,000,000$ ödeyerek mali krizi sonlandıracak. Tabi Sony bunu hayrına yapmayacak, karşılığında bazı şeyler de alacak. Bundan sonra Sony Olympus'un ortağı olacak ve Olympus'un yönetim kurulunda bir temsilci bulunduracak. Ayrıca, iki teknoloji devi ortaklaşa bir firma kuracak, tıbbi görüntüleme ürünleri geliştirip üreten (Olympus'un bu konuda hatırı sayılır bir üstünlüğü var) bu firmanın %51 hissesi Sony'ye ait olacak. Bu ortaklığın bize, yani kullanıcılara yansıyacak tarafı ise teknoloji paylaşımıyla ilgili. Olympus Sony'ye lens verecek, Sony de Olympus'a sensör sağlayacak. Olympus'un lensleri gayet başarılı, Sony bu uygun fiyatlı ve kaliteli lenslerden yararlanacaktır. Sony de sensör konusunda çok iyi, hatta belki de dijital fotoğrafçılık sektörünün en iyilerinden biri. Olympus makineler Sony sensörlerle eskisinden daha da iyi olacaklardır. Tabi bir de bu iki firmanın birbirinin önüne fazla çıkmak istemeyeceği konusu var, ama onu bize söylemiyorlar tabi. Sony desteğiyle çalışan Olympus'un neler yapacağını, Olympus teknolojilerinden çalışan Sony'nin rakiplerine nasıl üstünlük kuracağını (veya kuramayacağını) göreceğiz.

20 Haziran 2012 Çarşamba

Gece parlayıp dönüşlerde sinyal veren bisiklet kaskı: LumaHelm

Üstte gördüğünüz garip görünüşlü bisiklet kaskının ismi LumeHelm. Bu kaskın özelliği üzerinin LED şeritleriyle kaplanmış olması. Tabi bu onu yeterince ilginç yapmıyor, bu yüzden onu tasarlayan Exertion Game Labs isimli firma LumaHelm'in içine hareket sensörleri eklemiş. Böylece frene basıldığında sensörler bunu algılıyor ve arkadakiler için kırmızı dur işareti veriyor. Ayrıca kafanın sağa ve sola hareketlerini de tespit ederek dönüşlerde arabalardaki sinyale benzer şekilde sağa veya sola doğru yanıyor, böylece çevredekiler bisikletlinin ne tarafa döneceğini anlıyorlar. LumaHelm şimdilik sadece amatör bir proje, ama eğer bir üretici bulunursa gerçek bir ürüne dönüşebilir. LumaHelm'i ve marifetlerini aşağıdaki videoda daha detaylı görebilirsiniz.

14 Haziran 2012 Perşembe

BlackBerry PlayBook ve Windows üzerinde iOS uygulamaları çalır mı? Çalışır!

BlackBerry ile ilgili haberler yazan en aktif bloglardan olan CrackBerry'nin Businesscat2000 isimli forum kullanıcısı harika bir iş başarmış. Apple'ın mobil cihazlarında bulunan iOS işletim sisteminin geniş uygulama desteğini diğer platformlara da taşımak isteyen Businesscat2000 iOS uygulamalarını BlackBerry'nin tableti PlayBook'ta ve Windows ortamında çalıştırmayı başarmış. Nasıl yapmış tam olarak bilmiyorum, aslında kimse işin tam detaylarını bilmiyor, ama videolarda iOS uygulamalarının hem PlayBook, hem de Windows altında gayet sorunsuzca çalışıyor. Üstelik PlayBook üzerinde yapılan denemelerde cihazın hareket sensörleri de olması gerektiği gibi çalışıyor. Böylece oyunlarda PlayBook'u eğip bükerek tıpkı iPad üzerinde olduğu gibi oyun oynamak mümkün. PlayBook'un GPS alıcısı da iOS'un harita uygulamasıyla uyumlu şekilde çalışıyor. Businesscat2000 (keşke adını bilseydik, böyle yazınca garip oluyor) hazırladığı emülasyon sisteminin henüz tam olarak olgunlaşmadığını, çözmesi gereken bir sürü sorun olduğunu söylemiş. Ayrıca, emülatörleri (PlayBook için ayrı, Windows için ayrı sistemler kullanılıyor, çünkü cihazların işlemci mimarileri farklı) bitirse bile Apple'ın ve uygulama geliştiricilerin buna izin vermeyeceğini belirtmiş. Emülatörler herhangi bir koruma (Apple hesabına bağlılık gibi) içermediğinden ücretli uygulamalar bir şekilde indirilip yüklendiğinde ücretsiz olarak kullanılabiliyor. Bu jailbreak ile de mümkün tabi, ama yine de uygulama geliştiriciler (ve Apple) bunu istemiyor. Henüz bu firmaların hiçbirinden konuyla ilgili açıklama gelmedi, ama Businesscat2000 işi ilerletirse mutlaka birileri müdahale etmek isteyecektir. PlayBook ve Windows altında iOS uygulamalarının nasıl çalıştığını aşağıdaki videolarda izleyebilirsiniz.



9 Nisan 2012 Pazartesi

İki sınıfın tam ortası: Pentax K-01

Pentax'ın yeni makinesi K-01 için başlıktaki tanımlamayı uygun buldum, çünkü iki sınıfın iyi özelliklerini ilginç bir kombinasyonla birleştiren çok ilginç bir makine olmuş. Kutu gibi, fazla girintili çıkıntılı olmayan gövdesi ve renkli tasarımı yüzünden oyuncak gibi görünse de aslında K-01 gayet yetenekli bir fotoğraf makinesi. Aynasız tipte bir makine olan K-01'i diğer aynasız benzerlerinden ayıran şey algılayıcısı. Diğerleri gibi Micro Four-Thirds tipinde, yani klasik DSLR makinelerinkine göre küçük bir algılayıcı kullanmayan K-01 tam teşekküllü bir DSLR olan K-5'le aynı 16 megapiksel çözünürlüklü (APS-C boyutlarında) CMOS algılayıcıya sahip. K-01'in bu özelliği sadece daha iyi fotoğraf çekmesini sağlamıyor, aynı zamanda Pentax'ın standart lensleriyle de kullanılabilmesini sağlıyor. Böylece aynasız makineler için özel üretilen pahalı lenslere bağımlı kalınmıyor, istenilen lens kullanılabiliyor. 1080p kalitesinde HD video çekebilen makine aynı zamanda dahili titreşim önleme sistemine de sahip. Bunun haricinde, diğer aynasız makineler gibi optik vizör yok, fotoğraf çekerken ekrandan faydalanılıyor. Güzel bir tasarım olmuş bence, ama çektiği fotoğrafları görmeden kesin yorum yapmamak lazım. Bugünlerde fotoğrafçılık dünyasından bihaber olduğum için bu haberi kaçırmışım, K-01 çoktan yurtdışında piyasaya çıkmış. Beni haberdar eden Tarık'a teşekkür ederim.


29 Mart 2012 Perşembe

Volkswagen Up! otomatik fren reklamı

Otomotiv devi Volkswagen minicik modeli Up!'ı kitlelere sevdirmek için elinden geleni yapıyor. Volkswagen'in reklamcıları şehir içi kullanımı için tasarlanan Up!'ın otomatik acil durum freni özelliğini tanıtmak için bir reklam hazırlamışlar. Şehir dışında pek etkili olmasa da bu özellik trafikte insanın önüne bakmayıp yanlışlıkla önündeki arabaya (veya başka bir cisme) çarpmasını engelliyor. Sistem arabanın sensörler sayesinde önünü görmesi ve bir cisme fazla yaklaşılması durumunda frenlemesi prensibiyle çalışıyor. Özellikle kalabalık caddelerde giderken gözü vitrinlere takılan bayan sürücüler için ideal bir özellik. Reklamda önce esprili bir dille önüne bakmamanın sonuçları gösterilmiş, daha sonra da Up!'ın otomatik fren sistemi tanıtılmış. Volkswagen'in yeni Up! reklamını aşağıda veya şurada izleyebilirsiniz.

22 Mart 2012 Perşembe

Standarttan fazlasını isteyenlere: Renault Fluence Bold

Renault'nun Türkiye'de ürettiği kompakt sedan modeli Fluence yeni bir aksesuar paketine kavuşuyor. "Bold" olarak bilinen bu aksesuar paketinin içeriği tamamen kozmetik, pakette arabanın performansını etkileyebilecek herhangi birşey yok. Bu da demek oluyor ki; Fluence'in gidişi yine aynı gidiş, sadece görünüşü değişiyor. Arabanın ön kısmında tampona eklenen spoiler dikkat çekiyor. Gerçek bir spoiler gibi yol tutuşa etkisi olmasa da son günlerin modası olan "öne doğru çıkıntılı tampon altı" tarzına uygun olmuş. Arabanın yan kısımlarında ise kapı altı çıtaları tampon ekinin kıvrımlarına uygun şekilde yenilenmiş. Standart modelde daha düz çıtalar kullanılıyor. Fluence Bold'un arka kısmında ise daha sportif bir tampon kullanılmış. Difüzöre benzeyen bir alt kısmı bulunan bu tampon arabaya arkadan bakıldığında bir coupe görünümü veriyor.

Arabanın iç kısmında ise deri direksiyon simidi, aluminyum pedallar, çift malzemeli (deri-kumaş) koltuklar gibi eklentiler var. Ayrıca arka park sensörleri ve TomTom navigasyon sistemi de Bold paketiyle standart olarak sunuluyor. Kaputun altında ise daha önce de belirttiğim gibi hiç değişiklik yok. 1.5 litrelik dCi dizel motor aynen korunmuş. Az yakan ve hacmine göre oldukça verimli çalışan bu motor az yakmak isteyenleri mutlu edebilir, ama arabanın sportif görünümüne biraz ters düşmüş. Avrupa'da "Black Edition" ismiyle satılan Fluence Bold ülkemizde de an itibariyle satılmakta.


29 Aralık 2011 Perşembe

Fujifilm organik tabanlı hibrid CMOS algılayıcı geliştirdi

Japon fotoğraf makinesi ve görüntüleme ekipmanı üreticisi Fujifilm fotoğraf makinelerinde kullanılan algılayıcılarla ilgili yeni bir teknolojinin patentini aldı. Bu yeni teknoloji organik tabanlı hibrid (melez) CMOS algılayıcıların üretilebilmesine imkan tanıyacak. İşin bilimsel yönüne fazla girmeden anlatmak gerekirse; bu sistemde ışığın elektronlara (yani elektriğe) çevrilmesi işlemini klasik algılayıcılardaki gibi diyotlar yerine organik bir fotoelektrik katman yapacak. Buradaki organik kelimesi "karbon tabanlı" anlamına geliyor. Bizi ilgilendiren şey ise bu teknolojinin bize sağlayacağı avantajlar. Organik katman sayesinde algılayıcının tamamı ışığa duyarlı olacak. Mevcut sistemde algılayıcının sadece bir kısmı ışığa duyarlıydı ve ışık mikrolensler vasıtasıyla bu duyarlı kısma yansıtılıyordu. Algılayıcının tamamının kullanılması daha küçük ebatlardaki algılayıcılarla aynı işin yapılabilmesine olanak tanıyacak. Böylece küçük algılayıcılardaki (mesela telefon kameralarında kullanılanlar gibi) yüksek hassasiyette performans kaybı yaşanması meselesi çözülecek.


Tabi bundan mucize beklememek lazım, yani kompakt makinelerin birkaç sene içerisinde DSLR kalitesinde fotoğraf çekmeye başlamasını beklemeyin. CMOS algılayıcılar konusunda araştırma yapan bilim insanları bu teknolojinin şu anda sadece küçük algılayıcıların üretim maliyetlerinin düşürülmesinde faydalı olacağını söylüyorlar. Büyük algılayıcılarda ise pek etkili olmayacakmış. Fujifilm yetkilileri ise bunu doğruluyor, ancak teknolojinin ileride büyük algılayıcılarda da fotoğraf kalitesini arttıracağını ve maliyetleri düşüreceğini iddia ediyor. Cep telefonlarının yüksek çözünürlüklü kameralarıyla basit fotoğraf makinelerinin yerini aldığı, kompakt eskiden sadece profesyonel makinelerde gördüğümüz makinelerin özelliklerle doldurulduğu, ama gerçek fotoğraf kalitesinin bu kadar gelişmeye rağmen artmadığı günümüzde Fujifilm'in yeni teknolojisi ilaç gibi gelebilir. Şimdilik sadece patenti alınmış bir proje olan organik tabanlı hibrid CMOS algılayıcı teknolojisi ne zaman üretime geçer, fotoğraf makinelerine (ve telefonlara) ne zaman gelir henüz belli değil. Yine de bu konuda bazı yeniliklerin olması, üreticilerin sürekli megapiksel arttırmak yerine gerçek kaliteyi arrtıracak ve maliyetleri düşürecek birşeyler yapmaları oldukça sevindirici.