çevre etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çevre etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Mart 2012 Perşembe

Olmaz demeyin, bu da oldu: Mercedes görünmez araba yaptı!

Üreticiler geliştirdikleri ürünleri tanıtmak için farklı yollar seçebiliyorlar. Biz bunların hepsine birden "reklam" diyoruz, ama bazıları reklam kelimesinin içine sığmayacak kadar değişik olabiliyor. Mesela, mercedes F-Cell isimli hidrojen yakıt hücresiyle çalışan otomobilini tanıtmak için F-Cell'i görünmez yaptı. Şaşırdınız, değil mi? Birşeyi insanlara daha fazla göstermek için görünmez yapmak biraz ironik olmuş, ama işe yaramış gibi görünüyor. Görünmüyor da olabilir tabi, buradaki duruma göre. Neyse, olay şöyle cereyan ediyor: Arabanın bir tarafında bir adet Canon EOS 5D Mark II fotoğraf makinesi var. Arabanın diğer tarafı da LED'lerle kaplanıp dev bir ekrana dönüştürülmüş. Bir taraftaki kameradan alınan görüntü diğer taraftaki LED'lere yansıtılıyor, böylece arabanın arkası görünmüş oluyor. Tabi mükemmek bir görünmezlik söz konusu değil, ama uzaktan bakıldığında farkedilmeyeceği, yakından ise oldukça fazla dikkat çekeceği kesin. Mercedes bunu arabanın doğa için görünmez oluşunu, yani doğaya hiç zararlı gaz bırakmayışını vurgulamak için yapmış. Bence gayet akıllıca. Mercedes'in görünmez F-Cell videosunu aşağıda veya şurada izleyebilirsiniz. Kendimi tuttum, ama şu soruyu sormadan edemeyeceğim: "E" tuşuna basınca görünmez oluyor da, "Q" tuşuna basınca da zırh moduna geçiyor mu?

3 Ocak 2012 Salı

IKEA tahta paletleri bırakıyor, tek kullanımlık karton paletlere geçiyor

Ev için gerekli şeyleri üreten ve satan IKEA birkaç hafta içerisinde tahta paletlerin kullanımına son verecek. Bundan böyle IKEA tüm nakliye işlemlerinde kendi tasarladığı mukavva (bu kelime bana hep Arapça gibi gelmiştir) paletleri kullanacak. Tahta içermeyen, sertleştirilmiş kartondan üretilen yeni paletler maksimum 750 KG taşıyabilecek. Tek kusurları kullanım ömürlerinin kısa olması, mukavva (belki de gerçekten Arapça'dır) paletler sadece bir kere kullanılabiliyorlar. Tahta paletler ise parçalanana kadar defalarca kullanılıyorlar, hatta parçalandıktan sonra da garibanın sobasında yanarak memleketimizin ısınmasına katkıda bulunuyorlar. IKEA yetkilileri kullanılmış paletleri geri dönüşüm sistemi sayesinde kağıda (ve tekrardan palete) dönüştürebileceklerini söylüyorlar. Mukavva paletlerin kullanılması sayesinde IKEA'nın yıllık nakliye giderleri (dünya çapında) 193,000,000$ düşecekmiş. Az para değil hani. Eğer bu sistem beklendiği kadar verimli ve çevreye duyarlı olursa diğer büyük firmalar da yakın zamanda tek kullanımlık paletlere geçebilirler.

27 Eylül 2011 Salı

Kahveyle çalışan araba

Üstte gördüğünüz otomobil benzinle, mazotla, fosil kaynaklı gazla veya elektrikle çalışmıyor. Başlıkta da okuduğunuz gibi kahveyle çalışıyor. Gasifikasyon denilen bir yöntemle (Gasification - organik maddelerden çok yüksek sıcaklıklarda yakıt üretme işlemi) kahve çekirdeklerinden hidrojen, karbondioksit, karbonmonoksit ve metandan oluşan "syngas" isimli bir gaz üretiliyor. Bu gaz da yakılarak arabanın hareket etmesi sağlanıyor. Kahveyle çalışan bu araba (kendisi aslında bir Rover SD1 olarak üretilmiş) 107 KM/S hıza çıkabiliyor. Bize pek heyecan verici gelmese de bu hız gasifikasyon yöntemiyle yakıt üreterek çalışan otomobiller için bir rekor. Rekortmen bir arabayla karşı karşıyayız yani. Önceki rekor daha önce bahsettiğimiz şu arabaya aitmiş. Tabi herşey göründüğü kadar basit değil. Bu araba şehir içinde kullanılabilecek kadar hızlı olsa da menzili çok kısa. Kullanılan kahve çekirdeklerinin maliyeti aynı mesafede kullanılacak benzinin maliyetinin çok üzerinde. Yine de otomobiller için tek yakıt alternatifinin fosil yakıtlar olmadığını ispatlayan bu çalışmalara destek vermek gerekiyor. Kahveyle çalışan otomobilin tanıtım videosunu aşağıda veya şurada izleyebilirsiniz.

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Yakıt olarak odun kullanan araba: Mercury "Kunduz" XR7

Chip Beam isimli şahıs (kendisi Beaver Energy isimli firmanın da sahibiymiş) petrol bağımlılığından kurtulmayı kafaya takmış. Bir ABD vatandaşı neden böyle bir takıntı ediniyor, o da ayrı bir tartışma konusu. Neyse, biz konumuza dönelim. Chip Beam şirketinde kullandığı teknolojileri bir otomobile uygulamış ve organik maddeleri 1300 derece sıcaklıkta fermente edince ortaya çıkan yanıcı gazı yakıt olarak kullanan bir araba geliştirmiş. Mercury Beaver (kunduz) XR7 isimli bu aracın arkasındaki karmaşık düzenek haricinde normal bir otomobilden pek farkı yok. Chip Beam verdiği örneklerde hep odun kullanımından bahsetmiş, ama biçilmiş çimler, yemek artıkları, çürümüş yapraklar gibi her tür organik malzeme bu otomobilde yakıt olarak kullanılabilir. Bence oldukça başarılı. Bir de şu fermentasyon sistemini küçültüp göze batmayan bir yere sıkıştırsalar daha da güzel olacak. Organik gazla çalışan otomobilin tanıtım videosunu aşağıda veya şurada izleyebilirsiniz.

28 Haziran 2011 Salı

Greenpeace Volkswagen reklamıyla dalga geçiyor: VW: The Dark Side

Volkswagen'in küçük Darth Vader'lı reklamını duymayan kalmamıştır herhalde. Eğer hala bu reklamı izlemediyseniz önce şuraya tıklayıp izlemenizi öneririm. Bu reklam çok tutulunca diğer firmalar da benzerlerini yapıp Volkswagen'le hafiften kafa bulmuşlardı. Tabi bunlar hep rekabet yüzünden olan şeylerdi. Şimdiki ise biraz daha farklı. Uluslararası çevreci kuruluş Greenpeace Volkswagen'in Avrupa Birliği emisyon kısıtlamalarına karşı çıkmasını protesto etmek için küçük Darth Vader'lı reklamın devamı niteliğinde iki video hazırlamış. Neredeyse tüm Star Wars karakterlerinin küçük hallerini görebileceğiniz bu videoları aşağıda izleyebilirsiniz. Videolar aşağıda gözükmüyorsa Youtube üzerinde izlemek için buraya veya şuraya tıklamanız yeterli. Videolardaki herşey bir yana, VW logolu death star beni benden aldı. En fazla iki dakikanızı alır, izlemeden geçmeyin derim. Eğer Greenpeace'in haklı olduğunu düşünüyorsanız ve destek vermek istiyorsanız şuraya tıklayarak imza kampanyasına katılabilirsiniz.



9 Mayıs 2011 Pazartesi

Kutu içecek halkalarından gece elbisesi

Yanda fotoğrafını gördüğünüz kişi ABD'li lise öğrencisi Maura Pozek. Kendisi henüz 16 yaşında, ama görünüşe göre yaratıcılık yönü çok kuvvetli. Okul balosuna farklı bir kıyafetle gitmek isteyen Maura Pozek 4000 adet kutu içecek halkası (biz onlara kola halkası da diyoruz, hani şu binlerce toplasak da tekerlekli sandalye verilmeyen şeylerden) ve bolca pembe kurdele kullanarak kendisine ilginç bir gece elbisesi hazırlamış. Güzel görünüyor, ama giymesi pek rahat olmayabilir. Ayrıca, baloda hiçbir "normal" erkeğin böyle metalik bir elbise giyen bir kızı dansa kaldırmayacağını düşünüyorum. Maura Pozek yaratıcılığın hafiften abartılıp deliliğe kaymaya başladığı noktada sanırım. Şöyle ki, önceki baloya da 60 adet mısır cipsi paketinden yaptığı elbiseyle gitmiş. Genç yaşta hafiften kafayı yemiş kızcağız. Yine de çok yaratıcı çalışmaları var, kendisini tebrik etmek lazım. Sonuçta çöpe atılacak malzemelerden giyilebilir şeyler yapıyor. Hem yaratıcı, hem çevreci... (hem de biraz deli) Bu haberi bana gönderen Oyunkolik'e teşekkür ederim.

18 Nisan 2011 Pazartesi

Kola kutusuyla çalışan uzaktan kumandalı araba: dAlH2Orean

Geleceğe Dönüş serisindeki zaman makinesi DeLorean'ı hatırlarsınız. O zaman makinesinin en önemli parçalarından biri de arabanın arka tarafındaki Mr. Fusion isimli küçük nükleer reaktördü. Kahve makinesi ile çöp kovasının melezi gibi duran bu küçük reaktör içine atılan çöpleri tepkimeye sokarak zaman yolculuğu için gereken enerjiyi sağlıyordu. Aleix Llovet ve Xavier Saluena isimli teknoloji meraklısı arkadaşlar da buna benzer birşey geliştirmişler. Şimdilik zamanda seyahat edemiyor belki, ama çöpe giden aluminyum içecek kutularını enerjiye dönüştürebiliyor. Ufak bir uzaktan kumandalı arabanın üzerine yerleştirilen sistem birkaç tane içecek kutusu kapak halkası ile arabayı 40 dakika boyunca saatte 30km hızla hareket ettirebilecek gücü sağlayabiliyor. Tabi sadece aluminyum yeterli değil. Aluminyumdan hidrojen elde etmek için sodyum hidroksit kullanılıyor. Yine de güzel bir sistem. Üstelik tepkime sonrasında elde edilen atık maddeler endüstriyel konularda kullanılabiliyorlar. Şimdilik gerçek arabalarda görmemiz pek mümkün değil, ama ileride daha gelişmiş geri dönüşüm projeleri için öncü olacağı kesin. Bu arada, arabanın ismi filmdeki zaman makinesine gönderme yapılarak "dAlH2Orean" koyulmuş. Okuması zor olmuş, ama hoşgörmek lazım. Aluminyum ile çalışan uzaktan kumandalı arabanın videosu aşağıda. Videoyu göremiyorsanız şuraya tıklayabilirsiniz.

25 Mart 2011 Cuma

Güneş ısısıyla çalışan, taşınabilir su arıtma cihazı: solarball

Monash Üniversitesi mezunu Jonathan Liow tarafından, su kaynaklı hastalıkları yok etmek ve olası durumlarda hayat kurtarmak amacıyla tasarlanan, gücünü güneşten alan taşınabilir bu cihaz sayesinde, basitçe ve düşük maliyetli su arıtması yapılabiliyor.

 Monash Üniversitesi Endüstri Tasarımı bölümü mezunu Jonathan Liow'un final projesi olan "GüneşTopu" (SolarBall), hergün 3 litre içilebilir temiz su üretebiliyor. Küre biçimli cihaz, güneş ışığını emerek kirli suyu buharlaştırıyor, buharlaşma gerçekleştikçe, suda bulunan kirletici maddeler yoğunlaşarak sudan ayrılıyor ve toplanıyor, sonuçta arıtılmış 3 litre içilebilir su elde ediliyor, yani bir insanın günlük içme suyu ihtiyacını rahatça karşılayabiliyor.

Liow'un tasarımı, güvenilir içme suyuna erişimde sıkıntı çeken yaklaşık 900 milyon insana yardım amaçlı kullanılabilecek. Heryıl, kirli suyun tetiklediği hastalıklar yüzünden, Dünya'da yaklaşık olarak iki milyon çocuğun ölümü önlenebilecek. Bu ölümlerin, kentlerin hızla büyümesi ve nüfus artışıyla daha da arttığını, ve bu durumun, ülkelerin büyük bir sorunu olduğunu da hatırlatayım.

Liow; "2008 yılında Kamboçya seyahatimde, kullanılan arıtma ürünlerinin yetersizliğini gördükten sonra, o insanlara yardım etmek için, kendi tasarım yeteneklerimi kullanmaya karar verdim... ...bu bir meydan okumaydı ve bu meydan okuma, diğer ürünlerden daha verimli, kullanımı daha kolay, daha ucuz bir cihaz üretmekle kazanılabilirdi." diyor.

Güneş Topu, basit ama etkili, kullanıcı dostu, sıcak nemli ve tropikal iklimlerin koşullarına dayanıklı, uzun ömürlü ve bence önemli bir cihaz. Daha kısa sürede daha çok temiz su üretebilecek modellerinin hayata geçmesi dileğiyle yazıyı noktalıyorum.

10 Mart 2011 Perşembe

En çevreci ışıklandırma: Pet şişelerden yapılmış güneş ışığı lambaları

Alfredo Moser isimli Brezilyalı mühendis ülkenin fakir bölgelerindeki elektrik sıkıntısına kısmen de olsa çözüm olabilecek bir sistem geliştirmiş. Üstelik, bu sistemde her evde bulunabilecek basit şeyleri kullanmış. 2 litrelik pet şişelere su ve az miktarda çamaşır suyu doldurmuş. Çamaşır suyu şişedeki suyun içindeki bakterileri öldürüyor ve şişelerin zaman içinde yosun tutmasını engelliyor. Fotoğraf filmlerinin saklandığı plastik kaplarla da şişenin kapağını koruyarak kapağın güneş altında erimesini engellemiş. Alfredo Moser bu şişeleri tek katlı evlerin veya fabrikaların (çok katlı bir binanın en üst katı da olabilir tabi) tavanlarına bir uçları dışarıda olacka şekilde monte etmiş. Şişeler güneş ışığını üstten toplayarak alt tarafa bir mercek gibi yoğunlaştırarak veriyor. Yapılan ölçümlere göre her şişe 50 watt gücündeki bir ampul kadar ışık verebiliyor. Tabi tavanda delikler açılması yağmur yağdığında içeri su girmesi anlamına geliyor, ama uygun izolasyon malzemeleriyle bunun da çaresini bulmuşlar. Bu tamamen ücretsiz aydınlatma sisteminin tek dezavantajı var, o da gece çalışmaması. Yine de güzel olmuş, gündüz içeride ampul yakmaktan çok daha mantıklı. Pet şişeden yapılmış güneş ışığı lambalarının nasıl parladığını görmek istiyorsanız aşağıdaki videoyu izleyebilir veya şuraya tıklayabilirsiniz.

5 Ocak 2011 Çarşamba

Toyota Prius koyunlardan bile daha zararsız

Toyota'nın İsrail şubesinin hazırladığı reklam afişi hem ilginç, hem de güldürücü. Reklama göre (bu aynı zamanda bilimsel açıdan da doğru) bir koyunun çıkardığı metan gazı doğaya bir Toyota Prius'un çıkardığı egzost gazından daha fazla zarar veriyor. Tabi Prius'un hibrid olması ve motorunun da olabildiğince verimli çalışması onu diğer otomobillerden ayırıyor. Yine de daha önce bir otomobili bir koyunla karşılaştıran kimse olmamıştı. Güzel bir reklam olmuş, hoşuma gitti. Diğer ülkeler de aynı reklam afişini kullanırlar mı bilmem, ama gören herkesin gülümseyeceği kesin.

5 Aralık 2010 Pazar

Doğaya zararlı gazları emen moleküler sünger

"Moleküler sünger" çok kafiyeli bir isim oldu, değil mi? Avustralya'lı bilim insanları doğanın dengesine zarar veren ve sera etkisi yaratan zararlı gazları (başta karbondioksit) emebilen özel bir madde geliştirmişler. Sydney Üniversitesinde geliştirilen bu moleküler süngerin yapısı moleküler gözenekler içeren mikroskobik kristallerden oluşuyor. Sistemin işleyişi aslında oldukça basit. Moleküler sünger tıpkı bir mutfak süngerinin suyu çektiği gibi zararlı gazları çekip içinde muhafaza ediyor. Kullanılan maddenin özelliğinden dolayı yüzey alanı miktara göre çok geniş. Projenin başındaki araştırmacı olan Deanna D'Alessandra bir çay kaşığı büyüklüğündeki moleküler süngerin yüzey alanının bir futbol sahası kadar olduğunu söylüyor. Moleküler süngerin etkisi geriye de çevrilebiliyor, yani gözeneklerde hapsedilen karbondioksit molekülleri istendiğinde dışarı salınabiliyor. Böylece fabrikalarda üretim sırasında ortaya çıkan karbondioksit bu şekilde depolanarak gerektiğinde kullanılacağı yere (nerede kullanılacaksa artık) nakledilebilecek. Moleküler sünger çok yüksek sıcaklığa dayanabildiği için fabrika bacaları gibi sıcak ortamlarda rahatlıkla kullanılabiliyor. Deanna D'Alessandra bu teknolojinin henüz ticari kullanım için hazır olmadığını, ama araştırmaların devam etmesi durumunda ileride fabrika bacalarında moleküler süngerlerin kullanılabileceğini söylüyor. Bu haberi bana yollayan Oyunkolik'e teşekkür ederim.

1 Kasım 2010 Pazartesi

Logitech'ten pil derdi olmayan kablosuz klavye: K750

Üstte gördüğünüz şık klavye başlıktan da anlayacağınız üzere Logitech K750. Kendisi doğası gereği kablosuz bir klavye. Bilgisayarla veri alışverişini de Logitech'in tüm yeni kablosuz ürünlerinde kullandığı Unified Nano Reciever (tekleştirilmiş nano alıcı) üzerinden yapıyor. Bu alıcı hem küçük, hem de tek başına birkaç Logitech ürününe birden bağlanabiliyor. Böylece klavye ve fare için ayrı alıcı bağlamaya gerek kalmıyor. K750'yi benzerlerinden farklı kılan şey ise şık olması değil, pile ihtiyaç duymaması. Bu klavye güneş enerjisi panelleri barındırdığı için pil gerektirmiyor, böylece tam aksiyonun ortasındayken pillerin zayıflaması yüzünden keyfin yarım kalması engellenmiş oluyor. Hem çevreci, hem de rahat... Önümüzdeki ay piyasaya çıkacak olan Logitech K750 ABD piyasasında 80$'a satılacakmış. Türkiye'ye gelir mi, gelirse fiyatı ne kadar olur, Türkçe versiyonu çıkar mı, bilinmiyor. Bildiklerim, güneş enerjili klavyenin iyi bir fikir olduğu, Apple ürünlerinde görmeye alıştığımız çiklet tarzı tuşların parlak kasayla birleşince çok şık durduğu, aynı parlak kasanın da kirlenmeye çok müsait olduğu. Hele bir gelsin, canlısını görelim, devamını sonra konuşalım...

22 Eylül 2010 Çarşamba

Peugeot EX1 - Markanın 200. yılı için motorsiklet - otomobil melezi

Şimdiye kadar pek çok kez motorsiklet ile otomobil melezi araçlar tasarlanmıştır. Bu tasarımlar bazen otomobil üreticileri, bazen de motorsiklet üreticileri tarafından yapılır. Bu iş için en uygun olan firmalarsa hem otomobil hem de motorsiklet üreten firmalardır, tıpkı BMW, Honda, Suzuki ve Peugeot gibi. İşte bu firmalardan Peugeot motorsiklet ve otomobil teknolojilerini birleştiren ilginç bir elektrikli araç tasarlamış. EX1 ismi verilen ve 340hp gücü tamamen elektrik motorlarıyla üreten bu araba dört tekerlekten çekiş sistemine sahip. Gövdesinde kullanılan yenilikçi malzemeler sayesinde çok hafif olan EX1 iki kişilik bir roadster olarak tasarlanmış. Henüz hiçbir performans testi medyaya verilmemiş, ancak Peugeot yetkililerine göre bu ilginç alet şimdiden pek çok hızlanma rekorunu kırmış durumda. Bir diğer detay ise bu melez aracın Peugeot firmasının 200. yılını kutlamak amacıyla tasarlanmış olması. Henüz konsept halinde olduğundan seri üretime geçip geçmeyeceği henüz belli değil, ama kullanılan teknolojiler gelecekte üretilecek otomobillerin daha hafif, hızlı ve çevreci olmasını sağlayacak gibi görünüyor.

16 Eylül 2010 Perşembe

Olmaz demeyin, bu da oldu: Artık kağıtları kurşun kaleme dönüştüren makine

Üstte gördüğünüz makine aslında bir kağıt imha edici. Ecnebiler buna "paper shredder" diyor. İmha etmek istenilen evraklar bu makineye veriliyor, o da onları okunamayacakları kadar küçük parçalara bölüyor. Bilgisayar parçalarından tanıdığımız LITE-ON firmasının geliştirdiği bu konsept cihaz ise kağıtları parçalamakla kalmıyor, onları yazılabilen kurşun kalemlere dönüştürüyor. Makineye zamk ve kurşun kalem ucu koyuluyor, kalemin tahtası ise parçalanan kağıtlardan oluşturuluyor. Aynı makine kurşun kalemler köreldiğinde onları açabiliyor, yani kalemtıraş işlevi de var. Henüz sadece konsept, ama üretilse hiç fena olmaz. Böylece kağıtlar daha verimli şekilde geri dönüştürülebilir.

12 Eylül 2010 Pazar

Hiç bitmeyen kurşun kalem


Tükenmez kalemlere neden tükenmez kalem deriz? Çünkü yazdıkça kısalmazlar, gövdelerinin şeklini korurlar. Bir tasarımcının geliştirdiği bu kurşun kalem de tükenmiyor. Daha doğrusu, tükense de yeniden uzuyor. Kalem yazamayacak kadar küçüldüğünde uygun parça arkasına ekleniyor ve yeni bir kalemmiş gibi yazmaya devam ediyor. Akıllıca, değil mi? Küçülen kurşun kalemlerin çöpe atılmasıyla büyük miktarda tahta ve grafit israf ediliyormuş. Bu tasarımın amacı işte bu israfın (bir miktar da olsa) önüne geçmek ve çevreyi korumak. Bana oldukça ilginç gözüktü. Piyasada satılıp satılmayacağı ise belli değil.

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Yeni Volkswagen Caddy ortaya çıktı

Volkswagen'in ülkemizde haddinden fazla popüler olan ticari modeli Caddy yenilenmiş haliyle gözüktü. Kasım ayındaki Hanover Ticari Araç Fuarı'nda tüm dünyaya tanıtılacak olan yeni Caddy ön görünümüyle Golf ve Polo'yu andırıyor. Volkswagen'in yeni tasarım anlayışını yansıtan bu gürünüm bir sonraki Passat'ta da yer alacak. Caddy'nin sadece ön tarafı değil, içi ve mekanik aksamı da Golf'e fazlaca benziyor. Direksiyon simidi, orta konsol ve göstergeler benzer hatlara sahip. 1.6 litre ve 2.0 litre hacimlerinde 4 adet dizel motor seçeneğine sahip olacak olan Caddy son günlerin modası olan çevreci start / stop teknolojisini de barındıracak. Ayrıca, yeni Caddy'nin motorları önceki neslin motorlarına göre %13 daha verimli çalışacak. Türkiye'ye ne zaman gelir bilmem, ama çok popüler olacağına eminim. Özellikle ticari aracını kişisel işlerinde de kullanmayı sevenler yeni Caddy'ye bayılacak.

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Kaldırımlar havayı temizler mi?

Hollanda'lı bilim adamlarına göre temizler. Eindhoven Teknoloji Üniversitesi (EUT) araştırmacılarının keşfettikleri bir yenilik sayesinde üzerinde yürüdüğümüz kaldırımlar araçlardan çıkan egzost gazını zararsız hale getirecek. Kaldırım taşlarının üretiminde kullanılan betona titanyum dioksit eklendiğinde bu maddenin temas ettiği gazlardaki nitrojen oksiti azami %45 oranında temizlediği görülmüş. Fotokatalitik bir madde olan titanyum dioksit temas ettiği nitrojen oksit moleküllerini hapsediyor ve güneş ışığından aldığı enerji sayesinde tepkimeye girerek zararlı molekülleri çevreye zararsız olan nitratlara dönüştürüyor. Bu nitratlar da yüzeyde kaldıklarından yağmurla birlikte suya karışıp gidiyor. 1000 metrekarelik açık alanda yapılan testlerde bu yeni teknolojiyle üretilmiş kaldırım taşlarının standart betona göre zararlı gazları %25 ile %45 arasında değişen oranlarda daha iyi emdiği ve temizlediği görülmüş. Yeni tip kaldırım taşlarının üretim maliyeti ise mevcut kullanılanlardan %50 daha yüksek. Normal genişlikte bir yolda artış yolun genel maliyetini %10 oranında yükseltiyor. Daha temiz hava için katlanılmayacak bir maliyet değil. En azından şehir içinde yaya ve araç trafiğinin yoğun olduğu bölgelerde kullanılması solunan havanın kalitesini oldukça arttıracaktır. Bir an önce araştırmaların tamamlanmasını ve hava temizleyen kaldırım taşlarının ülkem yollarında kullanılmasını umuyorum. Gerçi bizde bunları kullanacağını söyleyip eski tip taş kullanırlar, biz de plasebo etkisine girip temiz hava diye dumanı çekeriz ciğerlerimize, ama olsun.