Dostoyevski, umutsuz
yaşamak hayattan istifa etmektir der. Volkswagen bir süredir
otomobil üretiminde liderliğe oynuyordu ve başarmak üzereydi.
Aslında elindeki teknolojiyle bu imkansızdı ancak kural dışı
oynayarak lider olmak, liderliği pekiştirmek ve rakipleri eritmek
daha önce Intel'in denediği ve başarılı olduğu bir yoldu.
Sonrasında yakalanıp ceza alsan bile, prestijin ve liderliğin
etkilenmiyordu.
Bu sefer böyle
olmadı. Birleşik Devletler'de bir sivil toplum kuruluşu (ICCT –
International Council on Clean Transportation) VW'ı iş üzerinde
yakaladı ve hilesini kanıtladı. Neden hile yaptığı ve nasıl
hile yaptığı, o zamandan beri tartışma konusu. Hatta Emre ve Can bu konuda Otoseyir için güzel bir video yayınladılar. Bu yazıda nasılına
bakacağız.
32. Kaos İletişim
Kongeresinde Daniel Lange ve Felix Domke, rezaletin teknik yüzüne
detaylıca bakan bir sunum yaptılar. Konuyu merak edenler detaylara
videodan ulaşabilir. Ben ilginç gelen noktaları aktaracağım.
Yeni Avrupa Sürüş
Döngüsünün grafiksel gösterimi
|
Emisyon testleri,
Yeni Avrupa Sürüş Döngüsü (New European Driving Cycle) olarak
adlandırılan bir profilde gerçekleştiriliyor. Araçlar
karşılaştrma ve değerlendirme yapılabilmesi için dinamometre
üzerinde önceden belirli şekilde çalıştırılıyor.
Bunun iki sakıncası var. Birincisi çok yapay bir test ve
hilesizken dahi gerçeği yansıtmıyor. Ayrıca test yöntemi
bilindiği için tıpkı Euro NCAP testlerinde olduğu gibi üreticiler
araçlarını bu teste göre ayarlayabiliyor. İkinci sakıncası ise
VW'ın yaptığı gibi manuple edilebiliyor.
Gerçi otomobil
üreticilerinin “sokakta” yani test parkurunda yaptığı testler
çok daha fazla manüpkasyona açık. İnce ve aşırı şişirilmiş
lastikler, sökülen kapı kolları, bantlanan boşluklar, çok az
yakıt, zayıf ama profesyonel bir sürücü gibi. Bu yüzden gerçek
tüketim, katalog verisiyle uyuşmaz. Bu konuda da Emre ve Can'ın Otoseyir için hazırladığı şu harika videoyu izleyebilirsiniz.
Ancak diğer
üreticilerin yaptığı bu “ayarlamalar” VW'ın yaptığına
benzemiyor. Katalogda 100km'de 5lt yakıt tükettiği yazan aracınız
6.5lt tüketiyor, ama VW'ın yaptığı gibi çevreyi 30 kat daha
fazla kirletmiyor.
Bu, birkaç
firmasını çok seven VW mühendisinin yaptığı bi'şey midir
yoksa VW'in haberi var mıdır? Araç yazılımda bir satır kod dahi
değiştirseniz, yaptığınız değişiklik kayıt altındadır. Ve
bir gecede emisyon 30 kat azalırsa bu elbette dikkat çeker.
Kesinlikle VW yönetiminin en azından haberi olmalı. Ayrıca ECU
(Elektronik Kontrol Ünitesi) yazılımı Bosch tarafından sağlanan,
20.000'den fazla değişkenli kod içeriyor ve bunun üzerinde
manipülasyon yapmak kolay olmamalı.
Bu noktada Felix
Domke, kendi “etkilenmiş” aracı ile birkaç test yaptı.
Aracına zarar vermemek için, Ebay'den Bosch EDC17C46 model bir ECU
alarak testlere koyuldu. Tersine mühendislik ile ECU'nun nasıl
çalıştığını anlamaya çalıştı. Yakaladığı ilginç
noktalardan birisi, 12Kb'lık bir kod bloğunun araç rolantide iken
göstergede sürekli 780 RPM gösterilmesini sağladığı. Bu, ECU
ile pek çok hile yapılabileceğini ve göstergenin manuple
edilerek doğru değerler göstermemesinin bu hile işinin sadece bir
parçası olduğunu gösteriyor.
Isınma turlarından
sonra, özellikle emisyon sistemi (bu araç için SCR yani Seçici
Katalitik İndirgeme, ilave AdBlue sıvısına ihtiyaç duyan bir
sistem) üzerinde çalışılmaya başlandı. SCR, 2lt motorla
kullanıldığından tersine mühendislik testlerinin Clean Diesel
adıyla satılan 2lt bir araçta yapıldığını anlıyoruz.
İroni: Clean Diesel |
Emisyon sistemini de
ECU yönetiyor. Bu sistemin düzgün çalışması için sensörlerden
doğru zamanda doğru verinin okunması gerekiyor. Çünkü sisteme
verilen AdBlue sıvısı miktarı, duruma göre değişkenlik
gösteriyor. Eğer gerekenden fazla AdBlue kullanırsanız, atmosfere
amonyak salmış olursunuz ki bu istenmeyen bi'şeydir. AdBlue
sıvısını az kullanırsanız, bu sefer atmosfere istenenden fazla
NOx salgılarsnınız ve emisyonunuz yükselmiş olur. Bu durumu
denetleyen bir sensör bulunmakta ve dönüşüm verimsiz olduğunda
“check engine” arıza ışığını yakıp aracı servise
götürmenizi sağlıyor. Servis ECU'da OBD-II hatasını görüyor
ve böylece nereye bakması gerektiğini biliyor. Aracı yetkili
servis yerine özel servise götürmemek için bir bahanemiz daha
oldu. Çünkü bu durumda özel servisler aracın arıza ışığı
söndürüp gönderecektir.
Ancak SCR sistemi
her durumda (örneğin motor çok sıcak olduğunda) çalışmıyor. Ve işin ilginç yanı,
bu pahalı SCR sistemi motor çalışma zamanının çoğunda (%80 kadar)
çalışmıyor. Yani 1000km sürüş için 2.5lt AdBlue sıvısı
kullanılmasını bekliyorsunuz ancak sadece 0.6lt kullanılmış
olabiliyor.
ECU içinde önceden
belirlenmiş koşullara göre SCR sistemi devreye alınıyor. Bunlar
içinde dış ortam sıcaklığı ve rakım dahi bulunuyor. Ancak
ilginç bir nokta, SCR sisteminin açılıp aracın emisyonun
düşeceği parametreler belirlenirken, Yeni Avrupa Sürüş Döngüsü
test koşulları dikkate alınmış. Test rejiminin bir parçası
olarak tüm araçlar testten önce gece boyunca 20 ° C'ye ısıtıyor
ve tüm test merkezleri muhtemelen 750m altı rakımdaki yerlerde. Bu
koşullarda ECU, aracı SCR kullanımına zorluyor ve emisyon
düşüyor.
Bu noktada
araştırmacılar ellerindeki aracı Yeni Avrupa Sürüş Döngüsü
koşullarına uygun şekilde test ediyorlar ve aracın SCR sistemini
açıp AdBlue kullanarak düşük emisyon saldığını görüyorlar.
Aynı aracı sadece test parametresinden daha hızlı
kullandıklarında SCR sisteminin kapatılıp AdBlue kullanımının
sıfıra indiğini ve aracın daha performanslı çalıştığını
görüyorlar. Evet, test koşullarında aracın performansı ve yakıt
tüketimi düşüyor.
Yazının başında
VW'in teknolojisini eleştirmiştim. VW gerçekten büyük bir firma,
ancak bazı şeyleri elde etmek için çalışmak lazım. Çalışmak
için de para, zaman ve iş gücü lazım ama çalışmak hiçbir zaman doğru
sonucu alacağınızı garantilemez. VW zaman ve para yatırımı
yapmak yerine hile yapmayı tercih etti.
Biz tüketiciler olarak kendimize en uygun aracı satın almak istiyoruz ve büyük çoğunluğumuzun kriterleri içinde çevre, direkt olarak yok. Özellikle emisyona göre değil motor hacmine göre vergilendirildiğimiz ülkemizde bu konuya pek dikkat edilmiyor. Ancak bir tane dünyamız var ve çocuklarımıza güzel bir gelecek bırakmalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder