16 Haziran 2010 Çarşamba

Otomobil endüstrisinin çözüm bulamadığı sorun

Otomotiv sektörü her geçen gün artan bir ivmeyle gelişimini sürdürüyor. Çok çok geriye gitmeyelim, 10 yıl önce kullandığımız araçlar bile bugün satılanlarla karşılaştırıldıklarında teknolojik açıdan oldukça zayıf kalıyorlar. Artık internet ve diğer medya organlarının insanlara bilgi pompalaması sayesinde tüketiciler daha fazlasını talep ediyor, üreticiler de bu talebi karşılayıp pazar paylarını arttırmak için birbirleriyle yarışıyor. Eskiden far yükseklik ayarına tav olan kompakt sınıf müşterileri bugün koltuk ısıtma veya gömülü navigasyon sistemi istiyor. Hal böyle olunca teknoloji artan bir hızla gelişiyor. Yakıt verimliliği arttı, dizel teknolojisi altın çağını yaşıyor, hibrid veya elektrikli araçlar sayesinde benzinden uzaklaştık, neredeyse her araçta bir multimedya sistemi var, arabaya bindiğinizde tek tuşa basarak kendi koltuk ve ayna ayarlarınızı geri getirebiliyorsunuz, elektronik kontrol sistemleri sayesinde artık arabayı yolda tutmak maharet gerektirmiyor, hatta kazayı sezen sistemler sürücüye ani manevralarda yardımcı oluyor... Bu liste saymakla bitmez, çünkü daha ben sayarken bile bir yenisi ekleniyor sonuna. Tüm bu gelişmelere rağmen otomobil endüstrisinin çözemediği bir sorun var, ve maalesef bu konuda hiçbir ciddi gelişme kaydedilemiyor: kuş pislikleri.

Kuş pisliği arabaların dış yüzeylerinin en büyük düşmanıdır sayın okurlar. Kuşlar mütemadiyen birşeyler yiyor, yediklerini sindirdikten sonra da oldukları yerde boşaltım yapıyor. Kuşların bizdeki gibi katı - sıvı için ayrı boşaltım kanalları olmadığından bizim kuş pisliği dediğimiz şeyin içinde daha çok ürik asit kristalleri bulunuyor. Bu ürik asit te (adı üstünde asit işte) otomobillerin boyalarını yakarak parlak ve düz yüzeyleri mat ve pürüzlü hale getiriyor. Özellikle bazı kuşların (rivayete göre kargaların) pisliği diğerlerine göre daha asitli olduğundan hemen müdahale edilmezse büyük hasara sebep oluyor. Özellikle sıcak günler geçirdiğimiz yaz aylarında araçlar güneş altında yüksek sıcaklıklara eriştiğinden üzerine denk gelen pislikler kuruyor ve daha etkili oluyor. Kötü görünüm de cabası tabii ki. Buna karşı yapabileceklerimiz ise çok kısıtlı: ya arabayı hemen yıkatmak ya da lokal çözümlere (ıslak mendil) yönelmek gerekiyor. Eğer gecikilirse hasar kalıcı olabiliyor, pasta - cila yapmak bile işe yaramıyor. Her hafta yeni bir model duyurulan, yeni teknolojileri anında benimseyen otomotiv endüstrisinin kuş pisliğine dayanıklı bir boya geliştirememiş olması ise hayli düşündürücü sayın okurlar. En kaliteli, en lüks araba bile bu konuda savunmasız. Ziebart, Sonax ve benzeri firmaların boya koruma sistemleri bu soruna geçici olarka çözüm olabiliyor, ancak dediğim gibi bu çözüm sadece geçici. Boya korumayı her yıl yenilemek gerekiyor ve yenilense bile bu korumalar yalnızca boyanın ürik asite dayanma süresini biraz arttırıyorlar, kalıcı ve gerçek bir koruma sağlayamıyorlar. Kuşları terbiye etmemiz imkansız olduğuna göre (taklacı güvercinler hariç) otomotiv endüstrisinin asite daha dayanıklı bir boya geliştirmesini beklemekten başka çaremiz yok. Bu arada, hala kendime inanamıyorum sayın okurlar. Üşenmedim, sıkılmadım, kuş pisliği hakkında bir yazı yazdım. Hatta teorik bilgi bile verdim. Vay be...

2 yorum:

  1. şu andaki tek çözüm araba kılıfı oda herzaman kullanışlı değil işe geç kalmak üzeresin ve arabanı hemen park etmen gerekiyor doğal olarak kılıfı geçirmekle uğraşamassın birde ağaç altına bırakmışsan vay haline!bir önce çözüm bulunsa iyi olacak.

    YanıtlaSil
  2. Bir de ne hikmetse araba yıkamadan gelir gelmez tekrar pisliyolar.Yolda haberini mi alıyorlar nedir.Oto yıkamacıların kuşlarla işbirliği içinde olduğu teorisini bile ortaya atabilirim :)

    Bence kuş pisliğine karşı en etkili çözüm,alacaksın sapanı eline arabanın etrafında dolanan kuşları tek tek indireceksin :)

    YanıtlaSil