Başlıkta da belirttiğim gibi, bu bir spekülasyon. Tabi bu spekülasyonu ben yapmıyorum, bizim yerli basın yapıyor. Bazı gazetelerimizin internet sitelerinde çıkan (ve herzamanki gibi kaynağı belirtilmeyen) bir habere göre Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın Volkswagen'le ilgili yaptığı çıkışar meyvesini vermiş. Şöyle ki, Volkswagen grubu gerçekten Türkiye'ye yatırım yapmayı, yani burada bir fabrika kurmayı düşünüyormuş. Bu güzel bir haber, umarım gerçektir. İşin ilginç tarafı ise, Volkswagen yöneticileri Türkiye'ye yatırım yapmaları durumunda kendi arabalarını kendilerinin satacaklarını, yani Doğuş Otomotiv'den Volkswagen grubu markalarının distribütörlük haklarını alacaklarını belirtmişler. Bu da demek oluyor ki; eğer bu haber doğru ise ve görüşmeler olumlu geçerse Doğuş Otomotiv gidecek, yerine Volkswagen Türkiye gelecek.
Bu satırları okuyorsanız zaten otomobillerle az da olsa ilginiz vardır, ama ben her ihtimale karşı yine de kısaca durumu açıklayayım. Doğuş Otomotiv 1994'ten beri Volkswagen grubunun Türkiye distribütörü. 1994'ten bu yana geçen dönemde hem Volkswagen kendini çok geliştirdi (Marka sayısı arttı, bu markalar da kendi segmentlerinin "iyi" markaları oldular. Örneğin Skoda eskiden Lada benzeri ucuz ve basit arabalar üretirken şimdi gayet kaliteli, ideal f/p oranına sahip arabalarıyla tanınan bir markaya dönüştü.), hem de Türkiye'deki otomobil piyasası çok büyüdü. Bu iki taraflı büyüme de Doğuş Otomotiv'e çok yaradı. Tabi Doğuş'un da hakkını yememek lazım, pazarlama işini iyi becerdiler. Bazen (hatta sıklıkla) agresif politikalar izlediler, fiyatlarla ve stok durumuyla oynayarak talebi dengelediler, özellikle Volkswagen ve Audi'den hatırı sayılır miktarda para kazandılar. Orta sınıf markalar arasında sıfırı alınmak istendiğinde (özellikle bazı modellerde) en fazla sıra beklenen marka Volkswagen oldu. Üstelik, fiyatları da çoğu zaman muadil otomobillere göre biraz daha yüksek. Buna rağmen Doğuş Otomotiv'in arzı dengelemesi sayesinde ikinci el fiyatları yükseldi, Volkswagen ikinci elde en az kaybettiren markaya dönüştü. Bugün piyasada az kullanılmış (ama yine de kullanılmış) olduğu halde sıfırıyla aynı fiyata satılan Golf veya Passat'lar var. Bu durum tüketici açısından her zaman avantajlı olmasa da Doğuş Otomotiv'in açısından baktığımızda büyük bir pazarlama başarısıdır.
Tabi bu sadece Doğuş Otomotiv'in agresif pazarlama taktikleriyle elde ettiği bir başarı değil. Volkswagen'in dünya çapındaki aşırı hızlı büyümesi çok etkili oldu. Bunun yanında, Volkswagen ve Doğuş Otomotiv rakiplerinin beceriksizliklerinden çok yararlandılar. Şöyle ki; 90'lı yıllarda otomotiv piyasasında esip gürleyen Japon üreticiler artan akaryakıt fiyatları sonrasında Avrupalı tüketicilerin dizel otomobillere olan talebini senelerce farkedemedi. Hatta, Avrupalı üreticilerin de bazıları bunu çok geç gördü. Volkswagen grubu ise dizel motora uzun süredir önem veriyor, neredeyse her modelinde dizel seçeneği sunuyor. Dahası, çoğu firma dizel motorla otomatik şanzıman kullanılmayacağı gibi saçma bir fikri savunurken Volkswagen dizel - otomatik kombinasyonuyla piyasada yaygınlaştı. 90'lardan beri Golf ve Passat'ın dizel - otomatik seçenekleri mevcut. Çoğu markada bu kombinasyon çok sonradan çıktı. Bazılarında çıksa bile Türkiye'ye gelmedi, çünkü üretici durumu kavramış olsa bile buradaki distribütör hala 80'lerin kabarık saçlı kafasıyla hareket ediyordu.
Bunun gibi başka örnekler de var. Kadın sürücüler küçük arabaları sıklıkla tercih ederler. Aynı kadın sürücüler otomatik vitesi de sıklıkla tercih ederler. Yakın zamana kadar çoğu üretici küçük arabalarda otomatik şanzıman sunmuyordu. Halbuki Volkswagen Polo çok eskiden beri otomatik şanzıman seçeneğiyle sunuluyordu. Diğer üreticiler de duruma uyandı, ama biraz geç olmuştu. Benzer bir şekilde, çoğu üretici dizel motor tercih eden müşterilerine işkence etmeyi severdi. Hala da seviyor bazıları. Dizel motorla alınamayacak aksesuarlar vardı. Bir araba dizelse aksesuarsız olmalıydı onlara göre. Örneğin, ilk kasa Toyota Auris'te dizel motorla birlikte açık renkli iç mekan seçilemiyordu. Sunroof, hız sabitleyici, xenon far gibi şeyler de benzinli Auris'e özgüydü. Fiyat farkı verilse bile dizel motorla alınamıyordu bu aksesuarlar. Halbuki Volkswagen dizel modellerinde benzinli modelleriyle aynı aksesuar seçeneklerini sunuyordu. İşte böyle sebepler yüzünden tipi beğenilmese de, motorları rakiplerine göre verimsiz olsa da, fiyatı biraz daha yüksek olsa da Volkswagen (ve grubundaki diğer araçlar) bazı tüketiciler için tek tercih oldu.
Neyse, neticede Volkswagen grubu hem dünyada, hem de Türkiye'de güçlendi. Şimdi Zafer Çağlayan Volkswagen'İn Türkiye'de üretim yapmasını istiyor. Şahsen ben de istiyorum, ekonomimize katkısı büyük olur. Eğer bu haber doğruysa, Volkswagen Türkiye'ye yatırım yapılması durumunda kendi markalarının distribütörlüğünü kendisi yapmak istiyor. Ülkemizde çoğu kişi Doğuş Otomotiv'in agresif pazarlama stratejilerinden rahatsız. Yüksek fiyatlar, stokta araba olduğu halde tersi söylenerek aylarca sırada bekletilen müşteriler filan, forumlar Doğuş Otomotiv'den nefret edenlerle dolu. Bu haberi duyanlar da "oooo, süper olacak o zaman" diyorlar genelde. Belki "süper" olur, ama işin bir de diğer yanı var.
İlk olarak, Volkswagen grubu Doğuş Otomotiv'in distribütörlüğünü iptal etmek yerine bu firmayı (yani Doğuş grubunun otomotiv bölümünü) komple satın alabilir. Sonuçta Ferit Şahenk distribütörlüğünü yapacağı bir marka bulamazsa ne yapsın ki koca Doğuş Otomotiv'i? Fiyatta anlaşırlarsa satar, kendisi de kazançlı çıkar. Hem kimse beğenmese de Doğuş Otomotiv'in Türkiye çapında çok geniş bir satış ve servis ağı var. Volkswagen bunu da kaybetmek istemeyecektir. Bu durumda Doğuş Otomotiv'in yönetim kademesi ve şirket yapılanması büyük ölçüde aynı kalır, sadece sahibi (ve adı) değişir. Yöneticileri değişmeyince stratejisi de büyük ihtimalle değişmez. Bugün yaşananlar aynen devam eder, bize yansıyan bir fark olmaz. Ayrıca, Volkswagen de öyle "Türk halkına hizmet için geliyoruz" havasında değil. Adamlar para kazanmak istiyorlar, yeri geldiğinde Doğuş Otomotiv'den daha acımasız bile olabilirler. Doğruya doğru, şimdi Volkswagen'in distribütörlüğünü bana verseler ben de fiyatları düşürmem. Bir ürün rakiplerine göre daha pahalı olduğu halde müşteriler kapıda sıra oluyorsa o ürünün fiyatını düşürmek ticaretin mantığına aykırıdır.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan önümüzdeki günlerde Volkswagen yöneticileriyle (yatırımlardan sorumlu yönetim kurulu üyesi ve satış müdürü Christian Klinger'den bahsediliyor, ama belki CEO Martin Winterkorn bile gelebilir) görüşecek. Görüşme Türkiye'de olacak. Büyük ihtimalle Doğuş Otomotiv de bir şekilde temsil edilecek, belki de yatırım pazarlığına katılacak. Yazının en başında dediğim gibi bunlar hep spekülasyon, kaynağı tam olarak belli değil. Olur da bizim gazetelerin verdiği haber doğru çıkarsa belki Volkswagen birkaç yıl içinde Türkiye'de üretime başlayabilir. Ben binek araç üreteceklerini sanmıyorum, küçük ticari araç üretimini tercih edeceklerdir. Yine de bir ihtimal Skoda Rapid ve Seat Toledo'nun Volkswagen markalı bir versiyonunu sedan seven Türkiye ve Ortadoğu pazarları için burada üretebilirler. Neyse, neler olacağını yakında göreceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder