Alman otomotiv devi Volkswagen A sınıfındaki yeni küçük (hatta çok küçük) modeli Up!'ın beş kapılı modelini tanıttı. Geçtiğimiz yıl Frankfurt'taki otomobil fuarında üç kapılı versiyonları tanıtılan Up!'ın beş kapılı versiyonunun geleceği zaten biliniyordu. Hatta, Volkswagen Türkiye genel müdürü Vedat Uygun tek kapılı modelin Türkiye için fazla pahalı olduğunu söylemiş ve ithal edilmeyeceğini belirtmişti. Aileler için daha uygun olan beş kapılı modelin daha ucuza satılacağı düşünülüyordu, hatta bu durumda Türkiye'ye de ithal edilebileceği söyleniyordu. Maalesef beklenen olmadı, çünkü beş kapılı Up! üç kapılı versiyonundan birazcık daha pahalı. Almanya'da 10,325€ fiyatla satılacak olan beş kapılı Up! Türkiye'ye ithal edilirse 26,000 lira civarına satılacaktır. Tabi bu sadece benim tahmin ettiğim fiyat, ama desteksiz sallamıyorum. Almanya'da 12,450€'ya satılan Polo 1.2 burada 29,900 liraya satılıyor. Orantıyı kurarsak Up! da aşağı yukarı 26,000 lira civarına satılabilir. Olabildiğince az teferruatla en basit şekilde ulaşım ihtiyaçlarını karşılayacak kaliteli bir araba isteyenleri hedefleyen Up! 1 litre hacimli benzinli motora sahip. Bu motorun 60HP ve 75HP gücünde iki versiyonu var, ama güçlü olan versiyon daha pahalı olacaktır. Volkswagen Up!'ın Türkiye'ye gelip gelmeyeceği henüz belli değil, ama eğer gelirse (ve fiyatı makul olursa) özellikle gençler arasında çok popüler olabilir.
ulaşım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ulaşım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
23 Ocak 2012 Pazartesi
9 Ocak 2011 Pazar
General Motors EN-V - Geleceğin arabaları göyle mi olacak?
CES fuarı dahilinde sadece LCD televizyonların, cep telefonlarının ve tablet bilgisayarların tanıtıldığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Tüketicilere yönelik her tür teknolojik cihaz bu fuarda sergileniyor. Bunlardan biri de General Motors'un EN-V isimli elektrikli otomobili. Gerçi otomobil demek yanlış olabilir, çünkü EN-V daha çok kabinli bir Segway gibi gözüküyor. Araç kabin ve yürüyen aksam olmak üzere iki bölüme ayrılıyor. Yürüyen aksamın bulunduğu bölüme General Motors mühendisleri "kaykay" diyor. EN-V'nin kelime olarak açılımı "Electric Networked Vehicle", yani bu araç tamamen elektrikle çalışıyor. İki tekerleği olan EN-V maksimum 50 KM/s hıza çıkabiliyor, ayrıca 50 KM menzili var. Tekerlekli bir telefon kulübesini andıran bu aracın boş ağırlığı da 500 KG. Yapısı itibariyle içine sadece iki kişi binebilen EN-V'nin süspansiyon sistemi yok. Bu aracın bir diğer özelliği de diğer EN-V'lerle etkileşime girebilmesi. Bir EN-V başka bir EN-V'ye yaklaştığında araçlar kendi aralarında selamlaşıyorlar ve birbirlerini yönlendiriyorlar. Bir araç diğerine yolundan çekilmesini veya kendisini takip etmesini söyleyebiliyor. Bu takip etme durumunda öndeki araç yolla ilgili bilgileri arkadaki araca aktarabiliyor, böylece arkadan gelen araç (veya araçlar) önlerine çıkacak çukur, tümsek gibi şeylere kendilerini hazırlayabiliyorlar. Ayrıca, EN-V kendi kendine parkedebiliyor. Henüz sadece prototip halinde olan bu aracın nasıl hareket ettiğini merak ediyorsanız Engadget tarafından hazırlanan aşağıdaki videoyu izlemenizi öneririm. Heyecan verici olmasa da ulaşım maliyetlerini ucuzlatmak için bu tip çözümler faydalı olabilir, tabi eğer yaygınlaşırlarsa.
26 Kasım 2010 Cuma
Biryerlere gitmenin en garip (ama havalı) yolu: Land Crawler eXtreme
Boşuna garip demiyorum, 12 bacaklı bir yürüyen sehpanın üzerinde hareket eden birini herkes garipser. Üstte gördüğünüz metalik örümcek irisi aslında bir ulaşım aracı. Gerçi pek hızlı hareket edemiyor, ama ulaşım ulaşımdır. Japonya'daki Vagabond Works isimli robot tasarım atölyesinin elinden çıkmış. 12.4 kilogram ağırlığındaki Land Crawler eXtreme 90 kilogram ağırlığındaki bir kişiyle hareket edebiliyor. Aslında maksimum taşıma kapasitesi 360 kilogram, ama bu yükle hareket edemiyor. Ni-MH bataryası ortalama 45 dakika boyunca (yüklü halde) hareket etmesini sağlıyor. 12 bacağı birbiriyle uyumlu şekilde inip kalkıyor. Land Crawler eXtreme'in güzel özelliği, tıpkı Segway (zencefil) gibi ağırlık değişimlerine tepki vermesi. Böylece üzerindeki kişi herhangi bir tarafa ağırlığını vererek cihazı yönetebiliyor. Cihazın videosu aşağıda, izlemekte sorun yaşıyorsanız şuraya tıklayabilirsiniz. Keşke videoda konu mankenliği yapan arkadaş sandalet yerine ayakkabı giyseydi. Tabi bu benim kişisel düşüncem, ama milyonlarca insanın izleyebileceği bir videoda sandaletle görünmek hoş birşey değil. Ben olsam kameranın yüzümü çekmesine izin vermezdim. (O da zaten izin vermemiş ya, neyse...)
21 Kasım 2010 Pazar
Elektrikli bisikletlerin en haşin görünümlüsü: M55 Beast
Üstteki karanlık resimde görülen köşeli şey bir elektrikli bisiklet. Son zamanlarda sucuların damacana taşımak amacıyla kullandığı bisikletlere pek benzemeyen bu ilginç ulaşım aracı aslında hala geliştirme aşamasında. SEMA otomotiv fuarında henüz tamamlanmamış hali gösterildiğinde aşırı ilgiyle karşılaşılmış ve ön siparişler alınmaya başlanmış. CNC tezgahlarda hazırlanmış, keskin hatlara sahip aluminyum parçalar titanyum ve karbon elyafıyla desteklenmiş. Satte 64KM hızla gidebilen Beast'in aküleri 120KM boyunca dayanıyor. Fiyatı henüz belli değil, ama çok ucuz olmayacağı kesin.
Etiketler:
bisiklet,
elektrikli araba,
elektronik,
tasarım,
ulaşım
11 Kasım 2010 Perşembe
Patencilere özel motorsiklet: Flyrad Unicycle
Aslında üretici firma buna güzel bir isim koymuş. Unicycle - ünisiklet bu cihazı tam olarak açıklıyor. Yukarıdaki keskin bakışlı adamın elinde tuttuğu şey Alman üretici Flyrad'ın geliştirdiği bir ünisiklet, yani tek tekerlekli motorsiklet. Tekerlek sayısının alışılmışın altında kalması (sadece 1 tane) yüzünden kullanılması için ayaklara paten takılması gerekiyor. Patenlerin üzerinde durmayı beceren kişiler Flyrad Unicycle'ı önlerinde tutarak kendilerini bu ilginç cihaza çektirebilirler. Bunu rahatsız bulanlar ise Unicycle'ın üzerine binerek itiş gücünü arkaya alabilirler. Kısaca, herkes için bir kullanım şekli mevcut. Flyrad Unicycle 40km/s hıza ulaşabiliyor, tek şarjla 50km ilerleyebiliyor. Bu ilginç cihazın çocuklar, ergenler ve yetişkinlere uyum sağlayacak üç ayrı boyu mevcut. Yetişkinlere göre olan modelin ağırlığı 24kg, bu yüzden pili biter de hareket edemez olursa taşıması sıkıntı yaratabilir. Tanıtım videosunu aşağıda göremiyorsanız şuraya tıklayarak Flyrad Unicycle'ı izleyebilirsiniz. Bu ilginç ulaşım aracından beni haberdar eden Sirke'ye teşekkür ederim.
Etiketler:
garip,
ilginç,
motorsiklet,
tasarım,
ulaşım
18 Temmuz 2010 Pazar
Olmaz demeyin, bu da oldu: İnmek bilmeyen uçak

15 Mart 2010 Pazartesi
İstanbul'un ulaşım problemi üzerine yazılmış sayısız yazıdan sadece biri...

Trafik sorununu herkes farklı sebeplere bağlar, elbet bu sebeplerin hepsinin etkisi vardır trafik karmaşası üzerinde. Bana göre en önemli etken insan zihniyeti, çünkü diğer etkenlerin tamamını etkileme özelliğine sahip. Bizim insanımız nedense biryere giderken arabayla gitmeyi seviyor, park sorununu veya trafik sıkıntısını hiç hesaba katmıyor. Arabası var ya, onu bir statü sembolü olarak görüyor, hava atmak için toplu taşıma yerine her zaman arabayı tercih ediyor. Yurtdışında ise durum çok farklı. Halk bu basit takıntılardan büyük oranda kurtulmuş. Şöyle örnek vereyim: Londra'nın en işlek caddesi olan, dev mağazaların ve popüler mekanların bulunduğu Oxford caddesi sadece iki şeride sahip. Yani, bir gidiş bir geliş. O şeritleri de otobüsler ve taksiler kullanıyor, hususi araçları görmeniz neredeyse imkansız. İnsanlar sadece özel durumlarda oraya arabayla geliyor. Bir başka örnek vereyim; kaldığım otelin önünde duran Porsche Carrera 4s (maksat hava atmaksa, en havalı arabalardan biridir) 10 gün boyunca yerinden kıpırdamadı. Sadece o değil, sokaktaki pek çok lüks araba seyrek hareket ettiler yerlerinden. Herhalde bu pahalı bebeklerin sahipleri yakıt masrafından korktukları için arabaları yatırmıyorlar. Toplu taşıma çok daha hızlı ve pratik geliyor onlara, artık arabayla hava atma zihniyetini üzerlerinden atmışlar. Biniyor otobüse veya metroya, gideceği yere ne kadar zamanda gideceğini biliyor adam.
Tabi suçu sadece insanlara yüklemek te adil değil. Bu insanlar neden toplu taşımayı tercih etmiyorlar? Çünkü toplu taşıma pek iyi durumda değil de ondan! Dünyanın önde gelen metrolarının yeraltı tren sistemleri 100. yaşlarını kutlarken biz kendi metromuzu açtık. Karaköydeki tünel sistemini metrodan saymıyorum çünkü çok kısa bir mesafede işliyor. Bizim metromuz hat şeklinde işliyor, ecnebilerinki ağ şeklinde. Yani birbiriyle muhtelif yerlerde kesişen bir sürü hatları var. Şehrin hangi noktasına gitmek isterseniz isteyin, mutlaka gideceğiniz yere yakın bir metro istasyonu bulunuyor. Üstelik özel durumlar haricinde saatleri de pek şaşmıyor, yolculuğunuzun süresini önceden bilip planınızı ona göre yapabiliyorsunuz. Tamiratlar haftasonları yapılıyor ve önceden haber veriliyor, böylece iş hayatı aksamamış oluyor. Öngörülemeyen aksamalarda ise yolcular otobüse aktarılarak gitmeleri gereken yerlere aktarılıyor. Böyle bir toplu taşıma sistemi olduktan sonra kim ne yapsın arabayı? Bu sistem tabii ki mükemmel değil, onlarda da izdiham oluyor, sıkış tokuş gidiliyor. Hatta hırsızlık ve yankesicilik te buradaki kadar yaygın. Bunlara rağmen sıkış tokuş ta olsa gidilecek yere gidiliyor, "trafiğe takıldım Bostancı'dan Suadiye'ye bir saatte zor geldim" mazeretleri bitiyor. Güzel değil mi? Bence de güzel. Çok uzun oldu bu yazı, daha sonra devam ederim. Şimdilik herkese iyi günler.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)