17 Şubat 2010 Çarşamba

Mind the gap lütfen!

Londra ile ilgili hediyelik eşyalar satan bir dükkanda bu sözü sık sık gördüğümde garipsemiştim. Bir süredir orada yaşayan arkadaşım "senin için manasız gelebilir ama Londra'da yaşayanlar için çok şey ifade eder bu söz" demişti. Sebebini sonradan ben de anladım. Londra şehir hayatının büyük bir parçası olan metro sisteminin sloganı gibi olmuş bu söz. Her durakta mutlaka söylüyorlar, peronların kenarlarına, vagonların ve istasyonların duvarlarına yazıyorlar. "Mind the gap" bizim dilimizde "aralığa dikkat et" demek. İnsanlar peron ile vagon arasındaki aralığa düşmesin diye tekrarlayıp duruyorlar bunu. Düşündüm, bizim trenlerde 2-3 kat daha fazla aralık var, ama uyarı filan yok. Zaten uyarıyı dikkate alacak kimse de yok. Demek ki ortada bir sorun yok...

Dün akşam hem birşeyler içmek hem de atıştırmak için geniş, güzel bir pub'a gittik. Çok lüks bir yer değil ama kalite olarak ortalamanın üzerinde. Herşeyi bardan bizzat sipariş vermek zorunda olmak hoş olmuyor, biz Türk milleti olarak masadan sipariş vermeye alışmışız. Sipariş vermek için sırada beklerken bira ağırlıklı içecekler menüsünü inceliyordum. O da ne! Bir anda içim bir hoş oldu, milliyetçi duygularım kabardı. Listede "milli" biramız Efes Pilsen de vardı. Nispeten uygun fiyatlı ürünler klasmanında satılıyordu ama olsun. Her haftasonu içtiğim 50'lik Efes lezzeti İngiltere'ye kadar gelmişti ya, hoşuma gitmişti doğrusu. Ben yine de farklı birşey içtim, sonuçta Efes hep içtiğimiz marka. Farklı renklerde farklı lezzetleri denemek lazım böyle yerlerde. Arkadaşım profiterol yemek istedi aynı mekanda. Siparişlerimiz geldiğinde hayal kırıklığına uğradık. Profiterol diye gele gele içi donuk ve sert kremayla dolu birkaç hamur topu gelmişti. Çikolata sosu ise sadece birkaç damlaydı. Herşeyi yapmışlar ama profiterolü yapamamışlar sayın okurlar. Olmamış yani...

Aslında anlatacak çok şey var ama hepsini tek seferde anlatırsam işin keyfi çıkmaz. Yavaş yavaş anlatayım ki gerektiğinde detaya da girebileyim. Kısmetse bugün veya yarın Kraliçe ile tanışacağım. Onu gördüğümde hepinizin selamını söyleyeceğim. Bir de bu profiterol mevzusundan bahsedeceğim. Eğer anlamazsa, ben de "mind the gap" diyeceğim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder