trafik magandası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
trafik magandası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Eylül 2011 Çarşamba

Arap usulü drift

Arap'lar komşumuzdur, hatta sınıra yakın şehirlerimizde (ve onların şehirlerinde) birlikte yaşadığımız bir millettir. Tabi bu durum onların acaip davranışlarını garipsememizi engellemez. Aşağıdaki videoda bir grup Suudi Arabistan'lı trafik magandası arabalarıyla hareket eden trafiğin içinde drift yapıyor, bu esnada bir yandan silahlarla havaya doğru ateş ediyor. Üstelik, kullandıkları arabalar standart sedan modelleri, yani öyle yol tutuş konusunda çok başarılı araçlar değil. Her an yoldan çıkıp birilerini ezmeleri (veya kendileri ezilmeleri) olası. Tabi ben her ne kadar sevmesem de onlar bundan çok memnun, bir de video çekip hangi arabayı kimin kullandığını altına yazarak övünçle Youtube'a eklemişler. Ne diyeyim, böylesini ancak Arap sabunu paklar. Biraz uzunca olan bu videonun en azından başlarını izlemenizi öneririm, böylece nasıl bir tiksinti duyduğumu anlayabilirsiniz. Arap usulü silahlı drift videosunu aşağıda veya şurada izleyebilirsiniz.

13 Temmuz 2009 Pazartesi

Trafikte kaçınılması gereken araçlar

Evet memleketimizde herkes 18 yaşına girince ehliyet alıyor, trafik hakkında da birşeyler öğreniyor. Peki bu öğrendikleri bilgi özellikle İstanbul trafiğinde yeterli mi? Bence hayır! Son günlerde bu tip olayların iyice artmasını da fırsat bilerek böyle küçük bir rehber hazırlama kararı aldım. İşte karşınızda trafikte gördüğünüzde uzak durmanız gereken araçların ufak bir listesi. Bu arada baştan belirteyim, istisnalar kaideyi bozmaz. Yani kimse "ben de öyle bir araba kullanıyorum ama çok efendiyim" filan demesin. İşte başlıyorum...
  • Doğan görünümlü şahinler ve türevleri: Evet listemizin başında meşhur kuş serisi var. Aslında yurdum insanının ekonomik otomobil ihtiyacını karşılamak amacıyla üretilmiş olan bu araçlar maalesef magandaların elinde birer trafik terörü makinesine dönüşüyor. Şiddetle kaçının. Bir kuş serisi (Murat 131 de olabilir) aracın üzerinde herhangi bir modifikasyon görürseniz anında uzaklaşın, şerit değiştirin, yavaşlayın, bırakın gitsin. Çok tehlikeli...
  • Peugeot 106, 306 ve 206 (özellikle modifiyeli olanlar): Bu arabalar ucuza spor araba zevki almak isteyen gençler için tasarlandılar, modelleri eskiyince iyice ayağa düştüler. Bugünlerde varoş gençliği arasında çok popülerler. Tek kapılı modellerden özellikle sakının, hele GTI modellerinden korkun. Siz yavaşlayın, böylece hem o hız yaptığını zanneder, hem de uzaklaşıp gider böylece arabanız (ve belki de hayatınız) kurtulmuş olur.
  • 5 yaşından eski Honda Civic Hatchback: İşte kaçmanız gereken bir araba daha. Yeni modelerinde tehlike yok ama eskileri, özellikle de 1997-2002 arası üretilenler (hani şu Civic VTI vardı ya, onları diyorum) çok sakat. Özellikle 1.4 motorlu olanların modifiye edilmişleri tehlikeli, çünkü yeteli güvenlik donanımına sahip değiller. Çoğunda ABS bile yok. Sedanlarında da tehlike var ama hatchback kasalar daha tehlikeli. Bu gruba Honda'nın CRX modelini de ekliyorum. Maalesef ülkemizde pek hayırlı işler için kullanılmıyor artık.
  • 7-8 yaşından eski BMW modelleri, özellikle 3 serisi: Bu arabaları yeniyken alamayan varoş gençliği eskiyip değerini yitirince alıyor ve sonra da trafiğin anasını belliyor. Hele hele tek kapılı modellerden (bir de M3 görünümü katılmışsa) şiddetle kaçının, canınız yanar. Özellikle uzay kasa denilen (kasanın kod numarasını bilmiyorum) 3 serisi BMW'ler trafikte hunharca kullanılıyor. Bu arabaları yapan Almanlar bu durumu görseler utanırlar da bir süreliğine fabrikayı kapatırlar. Bir de bu BMW'lerin "devirli araba" efsanesi vardır ki, evlere şenlik. Bilerek vites değiştirmezler, bağırta bağırta gezerler. Korkun, kaçın derim.
  • Tüm Subaru Impreza modelleri: Aslında Japon üretici Subaru'nun kompakt sınıf modeli olan Imprezza öyle sportif amaçla üretilmiş bir araba değil. Normalde Honda Civic, Toyota Corolla ayarında bir araba, ama ülkemizde onu kullananlar nedense sakin gitmeyi bir türlü beceremiyorlar. 1.6 litre motorlusunu alanlar bile gördüğü her makasa giriyor, her ışıkta hızlı kalkış yapmaya çalışıyor. Çok tehlikeli olmalarına rağmen neyse ki sayıları fazla değil. Yine de aklınızda bulunsun derim, tehlike tehlikedir.
Model bazında aklıma gelenler bu kadar. Bunların yanında herhangi bir araçta aşağıda sayacağım özellikler varsa, siz yine kaçın. İsterseniz kaçmayın tabi ama sonradan üzülürsünüz. İşte mini liste:
  • Bir arabanın kasasında, farlarında, stoplarında veya jantlarında herhangi bir modifikasyon varsa (yani tamponları değiştirilmişse, spoiler takılmışsa, vs.) kaçın.
  • Bir arabanın camları filmliyse (yani siyahsa) kaçın.
  • Bir arabanın motorundan acaip sesler çıkıyorsa kaçın.
  • Bir araba yere çok yakınsa, yani olması gerekenden fazla yakınsa kaçın.
  • Bir arabanın sağında solunda ilginç yazılar (şirket yazıları hariç) varsa, özellikle yan tarafında japonca yazılar varsa mutlaka kaçın.
  • Bir arabanın boyasında ve kaportasında birden fazla yerde hasar varsa kaçın. O hasarlar otoparkta olmamıştır, emin olun. Her biri başka bir sürücünün canını yakmıştır.
  • Bir arabanın camları açıksa ve aşırı yüksek sesli müzik çalıyorsa kaçın.
  • Bir arabanın içerisinde en az 3 adet varoş delikanlısı varsa kaçın. Hele 5 adet (kutsal sayı) delikanlı varsa hızla kaçın, arkanıza bile bakmayın.
Aslında bu liste uzar, gider. Ben sadece durumu genel hatlarıyla anlatmak istedim. İtirazlar olacaktır elbet. Bu araçları kullananların hepsi tehlikeli olmayabilir. Yukarıda dediğim gibi, istisnalar kaideyi bozmaz. Yukarıda genelde maddi durumu nispeten zayıf olanların kullandığı araçlardan bahsettim. Peki zengin olup, son model arabayla trafikte terör estirenler yok mu? Onlar da var ama onlar sayı olarak nispeten azlar ve kazalara karşı daha dikkatli oluyorlar. Malum, adam yeni aldığı arabayı çizdirmek istemiyor. Diğer tarafta 92 model Tofaş'ın çizilmedik yeri kalmamıştır zaten, "bir çizik daha olsa ne yazar" zihniyetiyle trafiğin canına okuyanların sayısı çok daha fazla.

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Suçluluk duygusuyla güçlülük hissi birbirine karıştığında...

Elimde hiç fotoğrafı yok, temsili resim de koymak istemiyorum, o yüzden tarif ediyorum. Siyah, eski kasanın da eskisi, yani 98 model filan bir Passat. Sahipleri ona pek iyi davranmadığı için hırpalanmış, fren lambalarından biri yanmıyor. Sinyaller zaten bugüne kadar hiç yanmamış, onun sahibi gibi adamlar sinyal vermezler. Çizikler vuruklar da cabası. Muhtelif makaslara girerek ilerliyor, sonra da ışıklarda duruyor (mecburen). Ben de onun yanına denk geliyorum. Yeşil yanıyor, ilerliyorum. Siyah Passat arkamda, ama o bunu hazmedemiyor. Araya girmek istiyor ve onun ön tamponunun sol tarafı benim arka tamponun soluna hafifçe sürtüyor. İşte asıl ilginçlik bundan sonra başlıyor...

Kavşağı geçince duruyoruz. Arabadan kurtlar vadisinden fırlamış, Oktay Kaynarca'nın yandan yemişi bir adam iniyor. "Sen naapıyosun ya" diyor. Ben de "ben birşey yapmadım, siz bana arkadan çarptınız" diyorum. "Solumdan geçmeye kalktın" diyor, "zaten soldan geçilir, ayrıca geçmeye kalkmadım, geçtim. Siz de bana arkadan vurdunuz işte" diye karşılık veriyorum. İlginç hareketler yapmaya başlıyor. O anda siyah Passat'ın içine bakıyorum, içeride kız arkadaşı oturuyor. İşte o zaman o ilginç hareketleri neden yaptığını anlıyorum. "Noolucak bu şimdi" diyor, "polis çağıralım rapor tutsun" diyorum. Beyefendi çok meşgul bir insan olduğundan kabul etmiyor. Onun derdi başka aslında. O, hemen elimi cebime atıp birkaç yüz lira çıkartmamı, "al abi şu parayı çok özür dilerim" dememi bekliyor. O da biliyor ki polis rapor tutarsa 8'de 8 suçlu olacak. Korkuyor, ama korkusunu içeride oturan kıza çaktırmak istemiyor. Artistik hareketlerle (aynen bir buz patencisi gibi) arabasına yöneliyor. Afili bir şekilde arabaya binip parayı hızla kapatıyor. Hiçbirşey söylemeden gidiyor. Bu girişimi de başarısız kaldı, ne yapsın? Girişimciler bilirler ki iş dünyasında her girişim sonuca ulaşmaz. Para kopartacaktı, bir de üstüne hava atacaktı, ikisi de olmadı.

Bu olayı ben kafamdan uydurmadım. Birkaç saat önce iş dönüşü başıma geldi, taze yani. Yer Kayışdağı Caddesi, Yeditepe Üniversitesi'nin az aşağısı. Daha sonra aynı güzergahta gittik bu siyah Passat'la. Bir süre geriden izledim, bir süre de dikiz aynasından gördüm. Bir kaza geçirdikten sonra bile akıllanmadı, makaslara girdi, önündeki arabalara tehlikeli şekilde sokuldu. Pek çok kaza atlattı. Hikayenin sonunda toplumsal ders vermezsem olmaz. Siz siz olun berduş arabalarından uzak durun. O vuruklar çizikler kendiliğinden olmadı, her birinin bir kurbanı var. Siz de dikkat edin, magandaların kurbanı olmayın.

17 Mayıs 2009 Pazar

Doğan görünümlü soytarılar


Evet resimde de görüyorsunuz, arabada ayrı bir hava var. Bakıyorum, ne olduğunu da çıkaramıyorum. Alfa Romeo mu, yoksa Maserati mi bilemedim. Çok da pahalı olsa gerek. Hele performansı dillere destan. Bir bastı mı caddenin tozunu attırır. Karşısında ne BMW ne Mercedes tutunabilir. Hele şu arkadaki spoilere, şu tamponlardaki eklere bakın... Arabanın haşin bakışları ayrı bir güzellik zaten. Yan taraftaki çıkartmalardan hiç bahsetmiyorum. bahse girerim o tuning firmaları bu arabanın üzerinde temsil edilmekten gurur duyuyorlardır...
Ben bu arabalara mastürbasyon arabası diyorum. Bu ismi de yeni taktım. Aynen mastürbasyon gibi, insanlar kendilerini tatmin ediyorlar, o an süper olduklarını zannediyorlar, ama kimse onları farketmiyor. Nesini farkedecek ki? İtalyanların 70'lerde ürettiği, sonradan eskiyince bize pasladıkları, daha yeniyken bile ne teknoloji ne de sportiflik açısından pek bir özellik içermeyen orta halli aile arabaları bunlar. Bu arabaları böyle soytarıya çevirmek bence kendini tatminden başka birşey değildir. Diyeceksiniz ki zevk meselesi. Olabilir ama bu iş sadece arabaya takıp takıştırmakla kalmıyor ki... Dahası da var bu işin.
Dahası bu arabaları kullananların hal ve tavırları. Arabaya 5 kişi binip (arka ortada oturan kişi öne doğru eğilir, dirseklerini ön koltuklara dayar, yani arabanın merkezinde olur) Bağdat Caddesinde her gördükleri kıza korna çalarlar. Belli bir fiyatın üzerindeki her arabayla rekabete girerler. Adam almış altına kısrak gibi arabayı, bunun nesiyle kapışacak? O gezintiye çıkmış, veya sakin sakin gidiyor. Bunlar gazlarlar, bir cayırtı kopar, egzost zaten ses çıksın diye modifiye edilmiş, tabii kendi kendisiyle yarışan bu şahıs, yarışta başkası olmadığı için mecburen birinci olur. Kahvede anlatır sonra "abi geçen bi beemveyle kapıştım, bi bastım gaza adam apışıp kaldı" diye. Agresif sürüş şekilleri süreklidir bunlarda. Gerekli gereksiz şerit değiştirmek, makasa girmek, ani frenlerle öndeki arabaya milimetreler kala durmak onlar için erkeklik göstergesidir.
Ben bunu yapan arkadaşların iktidarsız olduğunu düşünüyorum, çünkü erkekliğini böyle sergilemek ancak erkeklik konusunda zayıf olan kişilere yakışır. Hormonal bozukluktan bahsediyorum ben. Arıza elemanlarda, ama arada araba da kaynıyor, ona da yazık oluyor. Yahu kim arabayla bisikleti geçtiği için tatmin olur? Bu gerçekten var! Adam bisikleti geçip seviniyor. Hormonlarda çok ciddi bir arıza olmalı, tıp bunu başka türlü açıklayamaz.
Bu arada bir açıklama yapmak istiyorum. Ben Tofaş kuş serisi araba kullanan kişileri aşağılamıyorum, arabaya da bir diyeceğim yok. Herkesin kendine göre bütçesi var, parası neye yeterse onu alır. Benim lafım bu arabayı soytarıya çevirenlere ve bu ve benzeri arabalarla trafikte magandalık yapanlara. Magandalık için doğan görünümlü şahin şart değil. Biraz daha paralı olanları 90'lardan kalma bir BMW veya tek kapılı bir Japon arabasıyla da aynı magandalığı yapıyorlar. Tabii bir de sosyetik magandalar var, onlar daha az bulunuyor ama magandalığın hasını yapıyorlar. Ne de olsa mal sahibine benzemezse harammış. Araba farketmez, önemli olan içindeki adam (adam denebilirse tabii).