ati etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ati etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1 Aralık 2010 Çarşamba
İkisi birarada: VisionTek Killer HD 5770
Yukarıdaki resimde bir ekran kartı görüyorsunuz. Peki bu ekran kartının diğerlerinden farkı ne? Hiç bir gariplik sediniz mi bu kartta? Evet, arka taraftaki (resme göre ön taraf oluyor) çıkışlardan biri sizin de garibinize gitti, değil mi? Eğer siz de ethernet bağlantısının ekran kartının üzerinde ne aradığını merak ediyorsanız yalnız değilsiniz. Sizleri merakta bırakmıyorum, hemen konuyu aydınlatıyorum. Üstteki resimde gördüğünüz kart aslında iki farklı kartın birleştirilmiş hali. ATI'nin HD 5770 grafik işlemcisini kullanan 1GB GDDR5 bellekli bir ekran kartının yanına Killer firmasının geliştirdiği 2. nesil NIC (Network Interface Card - Ağ Arabirim Kartı) eklenmiş. Bu NIC denen kartın standart ethernet kartlarından farkı kendi başına bir bilgisayar olması. 400MHz hızında bir işlemci barındıran Killer NIC standart ağ bağdaştırıcılarına göre ping sürelerini kısaltıyor, bağlantıdaki gecikmeyi azaltıyor. Bu da özellikle ağ üzerinde oyun oynayanların işine yarıyor. İki güzel kartın tek PCI-Express slotuna (yarık demek istemedim) bağlanacak şekilde birleştirilmesi bence güzel olmuş. ABD fiyatı 200$, Türkiye'ye gelip gelmeyeceği ise belli değil. Ekran kartı seçerken standart modellerden bıkmış olanlar, ağ üzerinde fazlaca oyun oynayanlar ve bilgisayarında slot azlığı sıkıntısı çekenler bu kartı tercih edebilir.
Etiketler:
amd,
ati,
ekran kartı,
network,
pc
31 Ağustos 2010 Salı
Güle güle ATI
İşlemci üreticisi AMD bundan sonra ekran kartlarında ATI markasının kullanılmayacağını açıkladı. Yapılan bir araştırmaya göre AMD'nin marka bilinirliği ve kullanıcılara verdiği güven daha yüksekmiş. Zaten dahili grafik işlemcisine sahip CPU ile atılım yapmak isteyen AMD iki markayı tek üründe nasıl birleştireceğini düşünüyordu. ATI markasının yokedilip tüm ürünlerin AMD markasıyla piyasaya çıkması ile bu sorun da ortadan kalkmış oldu. ATI'nin mevcut ürünleri ATI markasıyla satılmaya devam edecek. Yeni çıkacak olan Radeon 6000 serisi ekran kartları ise AMD markasıyla satılacak. Bir sene içerisinde piyasada ATI markalı ürün görmek zorlaşacak. Kısacası, ATI piyasadan silinecek.
ATI'yi kimisi sevdi, kimisi de gıcık oldu. Tüm bunlara rağmen ATI bilgisayar sektörünün sembol markalarından biriydi. Aktif durumdaki GPU üreticilerinin en eskilerindendi. 1985 yılında "Array Technologies Incorporated" ismiyle kurulan ATI 2006 yılında AMD tarafından satın alındı. Bu gelişmeden sonra ATI markalı anakart işlemcileri AMD markasına geçti. Böylece ATI sadece ekran kartı üretir oldu. Ev kullanıcıları için üretilen Radeon serisi ve profesyoneller için geliştirilen FirePro serisi ekran kartları sayesinde ATI grafik piyasasının en büyük iki firmasından biri oldu uzun yıllar boyunca. Ne yapalım, olan olmuş bir kere. Bundan sonra ATI demeyeceğiz, AMD diyeceğiz. Hepimizin başı sağolsun. Ben tüm bunlar haricinde bundan böyle "ATI'yi Atilla abi kurdu" geyiği yapamayacağım için üzülüyorum.
Etiketler:
amd,
ati,
cpu,
ekran kartı
16 Ağustos 2010 Pazartesi
Teknolojide evrimi anlamak
Yandaki resme aldanmayın, Darwin'in meşhur evrim teorisinden bahsetmiyorum. Ben teknolojik gelişimdeki evrimsellikten bahsedeceğim. Bize Toplam Kalite Yönetimi dersinde öğretmişlerdi, gelişimin iki çeşidi olurmuş: devrimsel gelişim ve evrimsel gelişim. İkisinin de vardığı yer aynı, ama kullandıkları yöntem farklı.
Devrimsel gelişimin ilerlemesi bir merdivene benzer. Uzun süre herhangi bir gelişim olmaz, daha sonra birden bir "devrim" olur, herşey değişir, yeni sistem eskisinden tamamen farklıdır. Heyecanlıdır, ama sancılıdır. Evrimsel gelişim ise daha sakindir. İlerlemesi merdivenin yanındaki rampaya benzer. Gelişim hiç durmaz, süreklidir, ama değişiklikler küçüktür. Bu yüzden gelişimi farketmek zordur. Sancılı değildir, ani ve büyük değişiklikler olmadığı için pek sıkıntı yaratmaz. Bu sebeplerden dolayı günümüzde çoğu büyük üretici hem üretim süreçlerinde hem de ürünlerinde evrimsel gelişimi kullanıyor.
Amerikalı otomobil üreticileri devrimsel gelişimi benimsemişlerdi, uzun süre aynı makineleri, aynı üretim süreçlerini kullanıyorlar, makineler çalışmaz hale gelince tesisi komple yeniliyorlardı. Yeniyken çok verimli çalışan fabrikalar eskidikçe verimsizleşiyor, son yıllarında ise kardan çok zarar getiriyorlardı. Japon otomobil üreticileri 2. Dünya Savaşının ardından ABD piyasasına girdiler. Japon'lar evrimsel gelişimi tercih etmişlerdi, tesislerini ve ürünlerini sürekli yeniliyorlardı. Yeni teknolojileri makinelerin ve modellerin eskimesini beklemeden kullanmaya başlıyorlardı. Amerikalı üreticiler ise statükocu olduklarından bu yeni gelişim modelini uygulamayı reddettiler. Sonuçları ağır oldu, etkileri hala hissediliyor. Öyle ki, hala bir türlü içerisinden çıkamadığımız global ekonomik krizi başlatan sebeplerden biri budur.
Tüm bunları neden yazıyorum? Dün PC Labs sitesinde gezerken ilginç bir yorumla karşılaştım. Arkadaşın biri eski bir habere yorum yapmış. ATI firmasının piyasaya süreceği 6000 serisi yeni nesil ekran kartlarıyla ilgili olan haberin altına bu zeki arkadaş "Yeni nesil kartların performanslarının daha iyi olduğunu kim söyledi ki? HD4890 kullanıyorum, bir eksiği yok. Çok fazla tüketime sürüklemeyin kendinizi." yazmış. (Aslında böyle yazmamış ama ben bu şekilde tercüme ettim.) Fetva vermiş beyefendi. Daha ilk cümleden batmış, çünkü yeni nesil kartların performanslarının daha iyi olduğunu binlerce internet sitesi ve milyonlarca kullanıcı söylüyor. Hem test yazılımlarından alınan veriler hem de oyun performansları yeni nesil kartların eskilerden daha iyi olduğu konusunda hemfikir. Arkadaşın ikinci batışı için fazla okumaya gerek yok. HD4890 ATI firmasının o dönem ürettiği en pahalı ve performanslı kartlardan biri. Arkadaş sadece ekran kartına bir ofis bilgisayarı parası vermiş, sonra da "hala çok iyi, yenisine gerek yok" diyor. Ona göre gerek olmayabilir, ama ATI ve Nvidia'nın bu arkadaştan başka müşterileri de var.
Aslında durum basit. Bu arkadaş devrimci gelişimi benimsemiş, daha doğrusu tüm firmaların devrimci gelişime yönelmesini istiyor. Ona göre bir ürün piyasaya sürüldüğünde gelişim durmalı, birkaç sene boyunca o sınıfta yeni bir ürün geliştirilmemeli. Ne zaman ki o ürün artık iş görmez olup, millet küfretmeye başlarsa, o zaman firmalar işbaşı yapıp yeni ürünü piyasaya sürmeli. Böylece onun aldığı cici ekran kartı (veya başka bir ürün) uzun süre güncelliğini koruyacak, eskimeyecek. Oh ne ala memleket. Keşke böyle olsa değil mi? Bilgisayarlar oyun konsolu gibi olsa, alınan bilgisayar 3-4 sene yeni kalsa. Peki yeni model çıkınca ne olacak? Bunu düşünen yok. Devrimsel gelişimin sonucu olarak öyle büyük bir değişim olacak ki, bilgisayar komple işlevsiz kalacak. Devrimi desteklerken sancısını da unutmamak gerekli.
Çoğu büyük firma gibi bilgisayar (ve elektronik) üreticileri de evrimsel gelişimi benimsemiş durumda. Gelişim hiç durmuyor, hele sektörün büyüklerinden neredeyse her gün yeni haberler duyuyoruz. Rekabet var, sürekli yenilik bekleyen kullanıcılar var. Bir ürün yapıp, "bu oldu" diyip birkaç sene oturmak bir firmayı kısa zamanda batırır. Örnek verelim, daha iyi anlarız. ATI firmasının 3000 serisinin bir modeliyle 4000 serisinde aynı fiyatta / sınıfta satılan ürünü arasında fazla performans farkı yoktur. 4000 serisindeki kartla 5000 serisindeki arasında da fazla fark yoktur. Doğru tahmin ettiniz, 6000 serisindeki muadil kart ta 5000 serisindekinden çok daha hızlı olmayacak, fark küçük olacak. Peki 3000 serisindeki kartla 6000 serisindekini bir tutabilirmiyiz? Değişim küçük adımlarla ilerledi, hissedilmedi diye gelişimi komple olmamış sayabilirmiyiz? Bunu söylemek cehalet ve aptallık olur.
Değinmek istediğim bir diğer nokta da performans haricindeki faktörler. Gelişim sadece performansta değil, pek çok alanda yaşanıyor. Üretim sürecindeki gelişim sayesinde bilgisayar bileşenlerinin verimliliği artıyor. Aynı performansı almak için tüketilen güç her üründe daha da düşük oluyor. Güç tüketiminin düşmesi ısı üretimini de etkiliyor. Eskiden kocaman fanlarla soğutulan ekran kartlarıyla aynı performansı veren modern kartlar pasif soğutmayla yetinebiliyor. En önemli gelişim de üretim maliyetlerinde yaşanıyor. Aynı performansı almak için her seferinde daha az para veriyoruz.
Şimdi siz "Madem güç tüketimi, ısı üretimi ve fiyat düşüyor, neden daha güçlü güç kaynakları ve daha büyük soğutucular almak zorunda kalıyoruz, neden maliyet düşüşlerinden etkilenmiyoruz?" diyebilirsiniz. Donanım ürünleri geliştikçe yazılım ürünleri de daha fazla performans istiyor, bu yüzden bugünün orta sınıf ekran kartıyla dünün orta sınıf ekran kartı aynı keyfi veriyor. Hesaplama gücü artmış, oyunların grafikleri de daha detaylı olmuş, birbirlerini dengelemişler. O arada ısı üretimi de artmış, ama oranlandığında hesaplama gücünün daha fazla arttığı görülüyor, yani ısı verimliliği geliştirilmiş. Bugünün orta seviye ekran kartı dünün üst seviye kartının hesaplama gücüne sahip, ama yarı fiyatına satılıyor. Yarın çıkacak olan alt seviye kartlar da şimdiki orta seviye ekran kartıyla aynı güce sahip olacak, hem de fiyatı daha ucuz olacak. Performans artmış, fiyat düşmüş. Şikayet edilecek bir durum yok.
Teknolojide evrimsel gelişim sayesinde teknolojik ürünler her gün değişen dünyaya ayak uydurabiliyorlar. Tabii ki her çıkan yeni modeli almamız gerekmiyor, ama gelişime karşı koymak ta saçma geliyor. Sırf bir adamın yorumunun üzerine bunları yazdığımı sanmayın. O adam bir sürünün içinde bir tane, onun gibi çok var. İnsanlar gelişimi, değişimi kabullenemiyor. İstiyorlar ki dünya onlara göre sabitlensin, onlar istemedikçe zaman akmasın, gelişim onların keyfine göre olsun. İnsanlar akıllı telefonlardan bahsederken 100 liraya aldığı telefonun süper olduğunu söyleyen adamlar, işlemci haberlerinin altına "o kadar çekirdeği ne yapacaksınız?" diyen adamlar, yeni laptop modelleri tanıtılırken "netbook herşeye yetiyor vallaha da billaha da" diyen adamlar hep aynı cemaatten. Statükoculuk kişilerin gelişimi kabullenmesini engelliyor, onları yeni olan şeylere karşı düşmanca tavır almaya sevkediyor. Evet, tüketim manyağı olmak iyi değil, ama gelişime kapalı olmak hiç iyi değil.
Etiketler:
ati,
ekran kartı,
nvidia,
pc,
teknoloji
11 Haziran 2010 Cuma
Adobe Flash Player 10.1 kullanıma hazır

Bu yeni sürümde gelen en büyük yenilik videolar için donanımsal hızlandırma özelliği. Böylece sistemi yoran (özellikle HD kalitede) videoları izlerken sistemdeki görüntü işlemcisi yükü omuzlayacak. Bu teknoloji sayesinde hem önceden video oynatımında performans yetersizliği nedeniyle sorun yaşayan bilgisayarlar artık daha akıcı oynatacak HD videoları, hem de görüntü işlemcisi görsel konularda sistem işlemcisine göre daha verimli olduğundan sistem daha az güç tüketecek. Özellikle dahili ATI ve Nvidia görüntü birimine sahip hafif (ULV işlemcili) laptoplar ve netbooklar bu özellikten fazlaca faydalanacak. Bazı netbooklarda kullanılan Intel GMA 950 görüntü işlemcisi de bu özelliği kullanabiliyor, ama performans artışı ne derecede olur henüz bilinmiyor. İndirmek için tarayıcınızla şuraya tıklamanız yeterli. Flash eklentisinin iki türü var, Internet Explorer için olan Activex sürümü ve Firefox, Opera ve Safari için olan sürüm. Kullandığınız tarayıcıya göre ikisini de ayrı ayrı indirmeniz gerekebilir. Hem stabilite hem de performans artışı için bu eklentiyi herkesin indirmesini öneriyorum.
17 Nisan 2010 Cumartesi
Elmalı sürpriz - Apple işlemci konusunda AMD ile görüşüyor

15 Nisan 2010 Perşembe
Kendimle çelişiyorum, hem de çok fena...
Daha önce "Teknolojik ürünün lüksü olur mu?" başlıklı bir yazı yazmıştım. O yazıda aşırı yüksek fiyatlı teknolojik ürünlere para dökmenin yanlış olduğunu, günümüzde tüm teknolojik ürünlerin hızla eskidiğini yazmıştım. Aslında hala dediklerimin arkasındayım, ama bazı konulara açıklık getirmek gerekiyor sanırım. Evet, teknolojik ürünün lüksü olmaz, ama lüksün ne olduğunu belirlemek lazım bu sözü söylemeden önce. Lüks demek gereksiz detay demektir. Bir ürün, bu ürün ne olursa olsun, standart fonksiyonlarının haricinde fazladan detaya sahipse, bu yüzden de fiyatı yüksekse o ürün lüks ürün olur. Her pahalı ürün lüks değildir. 5000$ fiyat etiketiyle satılan bir saat, sıradan saatlere göre çok pahalı olabilir, ama bu lüks olduğu anlamına gelmez. Bozulmadan, çizilmeden nesilden nesile geçecek kadar uzun kullanılması onun yüksek fiyatını açıklayabilir. Öte yandan, aynı saatin kadranına eklenecek birkaç küçük pırlanta fiyatı ikiye katlıyorsa, lüksten bahsetmeye başladık demektir.
Peki ben bu yazıyı niçin yazıyorum? Donanım sektörünün devlerinden Asus geçtiğimiz günlerde Ares (Yunan savaş tanrısı olur kendileri) isimli bir ekran kartını duyurdu. Hız rekorlarını üst üste kıran bu kart iki adet ATI HD 5870 ekran kartının birleştirilmesiyle oluşmuş. Yandaki resimde de gördüğünüz üzere, ekran kartından çok 1980'lerin bilimkurgu filmlerinden fırlamış bir uzay gemisine benziyor. Hani neredeyse içinden Darth Vader çıkacak. Ben prenses Leia'nın çıkmasını tercih ederim, o ayrı. Konumuza dönersek, muhteşem performansa sahip bu ekran kartı piyasaya çıktığında 750€ ile 1000€ arası bir fiyata satılacakmış. Bir ekran kartı için çok yüksek bir fiyat demek isterdim, ama bu söz hafif kalır. Onun yerine "ohaaaa" diyorum. Daha kısa ve etkili değil mi? İlk başta böyle diyorum, ama sonra bakıyorum da, o kadar da abartmamak lazım. Lüks tüketim diyoruz ama, kime göre lüks? Benim için lüks, bu kesin; ama herkes için lüks olmayabilir. Mesela, bu kartı alan kişinin dev boyutlarda bir monitörü vardır, o monitörün aşırı yüksek çözünürlüğünü kullanabilmek için de böyle aşırı güçlü bir ekran kartına ihtiyacı vardır. Belki de o kişinin derdi oyun oynamak değildir, ekran kartının üzerindeki grafik işlemcinin gücünden faydalanmak istiyordur... Olamaz mı? Bal gibi de olur.
Firmalar bu tip ürünleri kar etmek amacıyla değil, prestij amacıyla üretiyorlar. Konsept spor otomobillerde ve özel yapım saatlerde olduğu gibi, tüm prestij ürünlerinde amaç "bakın biz öyle süpersonik bir firmayız ki, böyle acaip şeyleri üretebiliyoruz" demektir. Bir nevi hava atma aracı diyebiliriz. Lüksmüdür? Kişisine göre... Her ürün için aynı şeyi söyleyebilirmiyiz? Söyleyemeyiz, çünkü bazı şeyler vardır, herkes için lükstür. Mesela, zaten yeterince pahalı olan bir Leica fotoğraf makinesinin daha da pahalı olan özel Hermes modeli lükstür, çünkü standart modelden tek farkı turuncu olmasıdır. Sırf kasa rengine fazladan birkaç kat fazla para vermek lüks tüketimin daniskasıdır. Ben bu konuyu neden taktım kafaya biliyormusunuz? En sevdiğim sitelerden olan PC Labs az önce bahsettiğim Asus Ares ekran kartıyla ilgili bir haber yayınladı. Bazı arkadaşlar aşırı görüşler belirtmişler yorumlarda. Maalesef ki toplumda bir nevi "erişemediğine saldırma" tutumu oluştu son günlerde. Öyle ya, ben alamıyorsam kimse alamamalı, değil mi? Değil sayın okurlar. Herkes istediğini almalı, gücü yettiği sürece. Kimse kimseye karışmamalı, hakaret etmemeli. Sizin temel ihtiyaçlarınız bazıları için lükstür, bazılarının ihtiyaçları da sizin için lüks olabilir. Ben bunu bilir, bunu söylerim...

Firmalar bu tip ürünleri kar etmek amacıyla değil, prestij amacıyla üretiyorlar. Konsept spor otomobillerde ve özel yapım saatlerde olduğu gibi, tüm prestij ürünlerinde amaç "bakın biz öyle süpersonik bir firmayız ki, böyle acaip şeyleri üretebiliyoruz" demektir. Bir nevi hava atma aracı diyebiliriz. Lüksmüdür? Kişisine göre... Her ürün için aynı şeyi söyleyebilirmiyiz? Söyleyemeyiz, çünkü bazı şeyler vardır, herkes için lükstür. Mesela, zaten yeterince pahalı olan bir Leica fotoğraf makinesinin daha da pahalı olan özel Hermes modeli lükstür, çünkü standart modelden tek farkı turuncu olmasıdır. Sırf kasa rengine fazladan birkaç kat fazla para vermek lüks tüketimin daniskasıdır. Ben bu konuyu neden taktım kafaya biliyormusunuz? En sevdiğim sitelerden olan PC Labs az önce bahsettiğim Asus Ares ekran kartıyla ilgili bir haber yayınladı. Bazı arkadaşlar aşırı görüşler belirtmişler yorumlarda. Maalesef ki toplumda bir nevi "erişemediğine saldırma" tutumu oluştu son günlerde. Öyle ya, ben alamıyorsam kimse alamamalı, değil mi? Değil sayın okurlar. Herkes istediğini almalı, gücü yettiği sürece. Kimse kimseye karışmamalı, hakaret etmemeli. Sizin temel ihtiyaçlarınız bazıları için lükstür, bazılarının ihtiyaçları da sizin için lüks olabilir. Ben bunu bilir, bunu söylerim...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)