12 Şubat 2011 Cumartesi

Bakış açısına göre Hüsnü Mübarek'in gidişi

Dün akşam saatlerinde beklenen oldu, Mısır cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek iktidardan çekildi. 30 senedir cumhurbaşkanlığı yapıyordu, millet biraz sıkılmıştı. Dikkat ederseniz, bunları yazarken bile sanki işin içinde bir tarafmışım, Hüsnü Mübarek'in gitmesini istiyormuşum gibi yazıyorum. Halbuki bana ne? Mısır bizim bölgemizde bir ülke, ama onu kimin yönettiğinin beni çok fazla ilgilendirmemesi gerekli. İşin daha da ilginç yanı, dünyadaki neredeyse herkes benimkine benzer bir tutum takındı. Herkes halk ile iktidar arasındaki bu savaşta bir tarafı tuttu, onu destekledi. Tarafsız olması, bekleyip kazananı tebrik etmesi gereken devlet yetkilileri bile açık açık taraflarını belli ettiler. Çoğunluk Hüsnü Mübarek'in gitmesi gerektiğini düşünüyordu. Zaten benim bahsedeceğim şey de bu.

2001 yapımı, yanda afişini gördüğünüz One Night at McCool's (Onunla Bir Gece) filmini belki hatırlarsınız. Pek çok Hollywood yıldızının rol aldığı bu filmde çekici bir kadın olan Jewel (Liv Tyler) birkaç tane erkeği peşinden sürüklüyordu. (İlginç bir detaya değinmeden geçmek istemiyorum: Filmin oyuncularından Paul Reiser inanılmaz şekilde Kadıköy'deki Yazıcıoğlu İşhanı'nın efsanevi bilgisayarcı dükkanlarından Uygar Elektronik'teki Bora Abi'ye benziyordu. Hala benzediğini sanmıyorum tabi, insanlar farklı yaşlanıyorlar.) Filmin ilginç yanı ise, bu adamların her birinin aslında Jewel'ın kendileriyle ilgilendiğini düşünüyorlardı. Hikayeyi kendi bakış açılarına göre anlatırken aynı olayları tamamen farklı şekillerde yorumluyorlardı. Çok harika bir film olmasa da eğlencelik, can sıkmayan bir yapımdı. Zaten gazeteler filmin VCD'sini hediye etmeye başladıktan sonra ayağa düştü, şimdi pek kimse hatırlamıyor.

Neden filmi anlattığımı anlamışsınızdır belki. Hüsnü Mübarek gitti, bunu zaten biliyoruz. İlginç olan, çoğu kişinin birbirinden farklı sebeplerle Mısır'daki iktidar değişimine sevinmesi. Dünanyı boş verelim, kendi ülkemize bakalım mesela. Sosyal demokrat görüşe sahip olanlar Mısır'ın artık daha demokratik, daha laik bir ülke olacağını düşünerek seviniyor. Daha dindar olan kesim Mısır'da Müslüman Kardeşler örgütünün iktidara geleceği, Mısır'ın artık gerçek bir İslam ülkesine dönüşeceği, İsrail ve ABD'ye posta koyacağı düşüncesiyle coşuyor. ABD yanlısı olan ama bunu gizleyen liberal görüşlüler de nasıl olsa ABD'nin yine duruma el koyacağını, nasıl olsa Mısır'ın yine ortadoğuda İsrail ve ABD ile ortak hareket edeceğini, bunun sadece işbirliğini perçinleyen bir kan değişimi olduğunu hayal ederek gülümsüyor. Bunlar haricinde, Mısır'ın geleceğini kendi kafasından yazarak mutlu olan diğer gruplar da var, ama hepsini burada yazarsam yazı bitmez.

Kısaca, herkes Mısır devriminden (tam bir devrim sayılmaz belki, ama neticede halk gücünü kullanarak iktidarı devirdi) kendine bir pay çıkarıyor, aynı olayı kendi bakış açısına göre farklı yorumluyor. Tıpkı filmdeki gibi yani. Üstelik, yorumları tamamen birbirine zıt. Ben ise çok şeyin değişmeyeceğini düşünüyorum. Sonuçta halk aynı halk, Mısır aynı Mısır. Belki bazı eski çarpıklıklar bir süreliğine de olsa ortadan kalkar, ama onların yerine kısa zamanda yenileri gelir. Bir ülkede kökten bir değişim için halkın da değişmesi, evrilmesi gerekir. Tabi bu sadece benim görüşüm, belki de Mısır halkı bahsettiğim evrimi geçirmiş, çoktan değişmiştir. Eğer böyleyse ne mutlu onlara, çünkü daha güzel günler görecekler. Ancak, ben yine de düşünceme bağlıyım, çünkü Mısır halkını biraz da olsa biliyorum. Acı ama gerçek, pek çalışkan değiller, çoğu zaman işin kolayına kaçıyorlar. Şimdi bir gayretle iktidarı devirdiler, ama bu işin devamını aynı milli birlikle getirecekleri bana göre biraz şüpheli. Bekleyip göreceğiz tabi. Blogumda siyaset yazmayı sevmem, ama bu konu biraz ilginç geldiği için yazdım. Okuyanlara teşekkür ederim. Şimdi, kaldığımız yerden geyiğe devam...

1 yorum:

  1. hocam eşşeğe altın semer takmışlar hesabı olacak bu da benc.
    gene amerika yanlısı israil'i destekleyen birileri gelecek iktidara farkeden bişey pek olmayacak.

    YanıtlaSil