4 Mayıs 2010 Salı

Mecburiyet caddesi...

Bu terimi Erzurum'da çalışan bir arkadaşımdan duymuştum. Gezip dolaşmak için koca şehirde tek bir cadde bulunduğundan, zaten tüm ihtiyaç duyulanların aynı cadde üzerinde bulunmasından dolayı arkadaşım oraya "mecburiyet caddesi" diyordu. Dışarı çıkmak, alışveriş yapmak, keyifli vakit geçirmek istiyorsa oraya mecburdu çünkü, gidilebilecek başka adres yoktu. Pek çok ilimizde benzer bir durum geçerlidir, konu Erzurum'la sınırlı değil. Bu başlığın yazacaklarımla ana fikir haricinde bir bağlantısı yok, ben yine teknolojiden bahsedeceğim.

Zaten farkında olduğum, ama gözüme batmayan bir gerçek, arkadaşlarımdan birinin bana "korkarım ki Macbook alacağım" demesiyle beni iyice rahatsız eder oldu. O göze batmayan şey yüzüme çarptı yani. Piyasa (hem de sadece bilgisayar piyasası değil, tüm piyasalar) gitgide standartlaşıyor sayın okurlar. Bazı sektörlerde bu oluşum neredeyse tamamlanmış durumda. İnsanların talepleri belirli kalıplar içine sokulmaya çalışıyor, tüketiciye gerçekten seçenek sunmak yerine birbirinin aynı ürünlerle müşterilere seçenek sunulur gibi yapılıyor. Neticede siz satın almak isteyip te alternatifleri incelediğinizde çok az sayıda gerçek seçeneğiniz olduğunu farkediyorsunuz.

Yeniden olayı başlatan o söze dönelim. Arkadaşım neden Macbook almak zorunda kalıyordu ve neden bunu istemeyerek yapıyordu? Apple kullanıcısı arkadaşları kızdırmak istemediğimi baştan belirteyim, burada taraf tutmuyorum. Arkadaşım mevcut dizüstü bilgisayarı eskidiği için yeni dizüstü satın almak istiyor, ama bu alışverişte önemli bir kıstası var. Arkadaşım 13,3" büyüklüğünde ekrana sahip bir laptop satın almak istiyor. İşi gereği çok seyahat ettiğinden ve tüm işlerini dizüstü bilgisayarı vasıtasıyla gördüğünden, bu bilgisayar onun için oldukça önemli. Satın alacağı cihaz hem rahat taşınabilmeli hem de makul performansa sahip olmalı. Daha büyük ekranlı bilgisayarlar zor taşındığı için, daha küçükler de performans fakiri olduğu için arkadaşım 13,3" ekranlı bilgisayarların kendisi için ideal olduğunu düşünüyor. Sorun da burada başlıyor işte, maalesef ülkemizde belli başlı standart özelliklerin dışına çıkan bir bilgisayar bulmak oldukça güç. Biraz pahalı da olsa, bu ekran boyutlarında en iyi özellikleri Apple Macbook sunuyor, ama o da Apple olduğundan... Neyse anladınız işte... :)

İnternet üzerinden yaptığım araştırmada arkadaşımın şikayetinde haklı olduğunu gördüm. Tüm ithalatçılar "körün değneği gibi" bazı standartları bellemişler, bunların dışına çıkmıyorlar. Herkese 15,6" ekranlı bilgisayarlar veya 10,1" ekranlı netbooklar satmak istiyorlar. Özellikler de birbirine yakın, aynı bilgisayar on farklı markayla satılıyor, seçenek listesi kalabalık görünüyor. Farklı birşey (mesela daha fazla ram, daha güçlü ekran kartı veya konumuzda olduğu gibi daha farklı büyüklükte bir ekran) istediğinizde olumsuz cevap alıyorsunuz. Aynı şey netbooklar için de geçerli, şu an Türkiye'de satılan netbookların neredeyse hepsi tıpatıp aynı özelliklere sahip. Daha performanslı veya farklı ürünler getirmek ithalatçı firmaları korkutuyor. "Bu özellikler tuttu, bunlarla devam edelim." zihniyetiyle üşenmeden aynı aletin farklı renklerini getirmeye devam ediyorlar. Pek çok kişinin beklediği Asus 1201N veya diğer markaların benzer özelliklere sahip modelleri aylardır gelmedi, gelmiyor mesela. Forumlarda insanlar bu ürünleri tartışıyor, beklediklerini, ithalatçıyı aradıklarını söylüyorlar ama hiçbir gelişme yok.

Tüm insanlar aynı değildir, farklı şartlara ve farklı ihtiyaçlara sahip olabilirler. Milyonlarca kişinin farklı farklı ihtiyaçlarını sadece birkaç çeşit ürünle karşılamaya çalışmak 50 yıl öncesinin Sovyetler Birliği kafasıyla düşünmekten başka birşey değildir. Eğer bir ithalatçı firma bir markanın distribütörlüğünü aldıysa biraz riske girmeli, sadece en hızlı satılan ürünleri değil, farklılık yaratacak alternatif ürünleri de ülkemize getirmelidir. Tüketicilere de oldukça önemli bir görev düşüyor, insanlar gerçekten beğenmedikleri bir ürünü başka alternatifleri olmadığı için satın almamalılar. Tüketiciler lışveriş yapmadan önce biraz araştırma yapıp gerçekten ihtiyaçları olan ürünü belirlemeliler, gerekiyorsa ithalatçıyı arayıp isteklerini bildirmeliler. Mecburiyet caddesinden ara sokaklara sapmalıyız artık, hepimiz aynı kaldırımda yürümek zorunda değiliz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder