Zaten farkında olduğum, ama gözüme batmayan bir gerçek, arkadaşlarımdan birinin bana "korkarım ki Macbook alacağım" demesiyle beni iyice rahatsız eder oldu. O göze batmayan şey yüzüme çarptı yani. Piyasa (hem de sadece bilgisayar piyasası değil, tüm piyasalar) gitgide standartlaşıyor sayın okurlar. Bazı sektörlerde bu oluşum neredeyse tamamlanmış durumda. İnsanların talepleri belirli kalıplar içine sokulmaya çalışıyor, tüketiciye gerçekten seçenek sunmak yerine birbirinin aynı ürünlerle müşterilere seçenek sunulur gibi yapılıyor. Neticede siz satın almak isteyip te alternatifleri incelediğinizde çok az sayıda gerçek seçeneğiniz olduğunu farkediyorsunuz.

İnternet üzerinden yaptığım araştırmada arkadaşımın şikayetinde haklı olduğunu gördüm. Tüm ithalatçılar "körün değneği gibi" bazı standartları bellemişler, bunların dışına çıkmıyorlar. Herkese 15,6" ekranlı bilgisayarlar veya 10,1" ekranlı netbooklar satmak istiyorlar. Özellikler de birbirine yakın, aynı bilgisayar on farklı markayla satılıyor, seçenek listesi kalabalık görünüyor. Farklı birşey (mesela daha fazla ram, daha güçlü ekran kartı veya konumuzda olduğu gibi daha farklı büyüklükte bir ekran) istediğinizde olumsuz cevap alıyorsunuz. Aynı şey netbooklar için de geçerli, şu an Türkiye'de satılan netbookların neredeyse hepsi tıpatıp aynı özelliklere sahip. Daha performanslı veya farklı ürünler getirmek ithalatçı firmaları korkutuyor. "Bu özellikler tuttu, bunlarla devam edelim." zihniyetiyle üşenmeden aynı aletin farklı renklerini getirmeye devam ediyorlar. Pek çok kişinin beklediği Asus 1201N veya diğer markaların benzer özelliklere sahip modelleri aylardır gelmedi, gelmiyor mesela. Forumlarda insanlar bu ürünleri tartışıyor, beklediklerini, ithalatçıyı aradıklarını söylüyorlar ama hiçbir gelişme yok.
Tüm insanlar aynı değildir, farklı şartlara ve farklı ihtiyaçlara sahip olabilirler. Milyonlarca kişinin farklı farklı ihtiyaçlarını sadece birkaç çeşit ürünle karşılamaya çalışmak 50 yıl öncesinin Sovyetler Birliği kafasıyla düşünmekten başka birşey değildir. Eğer bir ithalatçı firma bir markanın distribütörlüğünü aldıysa biraz riske girmeli, sadece en hızlı satılan ürünleri değil, farklılık yaratacak alternatif ürünleri de ülkemize getirmelidir. Tüketicilere de oldukça önemli bir görev düşüyor, insanlar gerçekten beğenmedikleri bir ürünü başka alternatifleri olmadığı için satın almamalılar. Tüketiciler lışveriş yapmadan önce biraz araştırma yapıp gerçekten ihtiyaçları olan ürünü belirlemeliler, gerekiyorsa ithalatçıyı arayıp isteklerini bildirmeliler. Mecburiyet caddesinden ara sokaklara sapmalıyız artık, hepimiz aynı kaldırımda yürümek zorunda değiliz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder