23 Aralık 2009 Çarşamba

Tüketiyoruz, tüketmeyi bilmeden

Bu akşam Bağdat Caddesinde, oldukça pahalı ürünlerin satıldığı bir mağazaya düştü yolum. Kemerler bile 200TL'den başlıyor, siz düşünün gerisini. Orada ne işim vardı diye sormayın, anlatması uzun gider. Kasada ödeme yapan bir kadın gördüm, aldığı şeyleri hem bölebildiği kadar çok taksite böldürüyor, hem de 2 ay taksit ertelemek istiyordu. Ödemesini de istediği şekilde yaptı tabi. "Alan razı, satan razı, sana ne?" diyebilirsiniz. Haklısınız da, ama sizce de lüks alışveriş yapan birisinin hem taksit istemesi hem de ödemelerini ertelemesi garip değil mi? Parası yoksa neden lüks tüketime yöneliyor? Herkesin o mağazadan alışveriş yapacak maddi gücü olmayabilir. Hatta, ülkemiz şartlarına göre olması değil olmaması daha normal. Peki nedir bu lüks tüketim merakı? Taksitleri ödeyemeyecek durumda olan bir insan neden o pahalı şeyleri satın almak için kendini yırtıyor? Almasa olmaz mı? Tabii ki olur. Belki de durum lüks tüketim merakı değil de kredi kartını sonuna kadar kullanma merakıdır. "Madem erteleniyor, madem bölünüyor, o zaman ben de öyle yaparım alışverişimi" zihniyeti vardır belki. Ne olursa olsun, halkımızın tüketim alışkanlıklarında bir bozukluk var. O bayan sadece bir örnek, onun gibi milyonlarcası var dışarıda. Halkımız kazanmadığı parayı harcıyor, her gün kredi kartlarına ve tüketici kredilerine kendisini daha da bağımlı hale getiriyor. "Borç yiğidin kamçısıdır" diye bir atasözümüz var ama bu şekilde borçlanmaktan bahsetmemiştir herhalde atalarımız. Belki fazla sosyalist bir düşünce gelebilir size ama eğer Türkiye ekonomik özgürlüğünü elde etmek istiyorsa önce Türk halkı tüketmeyi öğrenmeli. Parayı kazanmak kadar harcamak ta beceri gerektirir. İnsanlar ne kadar para kazanırsa kazansın, bilinçsiz tüketim bizi bitirir.

Dip not: Sürekli teknoloji konusunda yazmamdan şikayet eden bazı FB'li arkadaşlar bu yazıyı beğenir umarım.

1 yorum:

  1. Yasin Ustaoğlu24 Aralık 2009 19:27

    Atalarımız "Borç, yiğidin kamçısıdır" derken kamçıyı yiğidimizin eline vermemiş bence. Ama bizler bunu anlamak istemiyoruz nedense...

    YanıtlaSil