17 Temmuz 2012 Salı

Oyunlara ne oluyor?

Bilgisayar oyunlarına eskisi kadar vakit ayıramıyorum. Yine ara sıra oynuyorum ama, eskisi gibi kaptıramıyorum kendimi. Tabi tüm suç bende değil, oyunlar da pek "kaptırılacak" gibi değil artık. FPS türü oyunlarda "Arena Shooter" sevdiğim için Battlefield veya Call of Duty serilerine biraz uzak kalmıştım. Sonra hafiften bir merak uyandı, "ne oynuyor bu adamlar yahu?" diyerek ben de biraz denedim. Modern Warfare 2 ve 3'ü oynadım, daha sonra da Battlefield Bad Company 2'yi oynayıp bitirdim. Crysis serisini daha önce birkaç kez bitirmiştim zaten.

Oyunlar artık çoklu oyuncu (multiplayer) kısmına odaklanılarak tasarlanıyor. Çoklu oyuncu modunda oyunu korsan oynayanlar yolda kalıyor, sunucular korsan oyunları kabul etmiyor. Haliyle yapımcı firmalar insanları multiplayer oynamaya özendirip bolca oyun satmak istiyorlar. Buraya kadar herşey mantıklı. Peki ya multiplayer oynamak istemeyenler ne olacak? Mesela ben multiplayer sevmiyorum. Seviyorum aslında ama artık multiplayer oyun evreni benim gibi ara sıra oynayan kişilere göre değil. Bir keresinde Crysis Wars oynamaya kalktım, kafamı kaldırdığım anda vuruldum. Sonra tekrar vuruldum. Sonra tekrar... Her seferinde daha on metre bile ilerleyemeden birileri öldürdü beni. E öldürecekler tabi, ben acemiyim, onlar ise günün en az 4-5 saatini oyun başında geçiren adamlar. Her haritanın her deliğini ezbere biliyorlar. Neyse, neticede ben multiplayer oynamak istemiyorum, senaryo modunu tercih ediyorum. Benim gibi başkaları da var, biliyorum. Tabi oyun yapımcıları da bunu bilse çok güzel olacak, ama işte bilmiyorlar maalesef.

Eskiden oyunların kendileri heyecanlıydı. Oyunun bizzat kendisi insanları gaza getirirdi, kendine bağlardı. Başından kalkmak istemezdik. Şimdi oyunlar tekdüze ve sıkıcı, bölüm aralarında gösterilen kısa videolarla kötü Hollywood filmleri tarzında bir senaryo işleniyor. Heyecanı oyunla değil, bu kısa videolarla yaratıyorlar (veya yaratmaya çalışıyorlar). Oyunun kendisi de dümdüz ve olabildiğine basit birşey oluyor. Herşey çizgisel, kafa çalıştırmak gerekmeden "senaryoya uyarak" ilerliyoruz. Sanki oyun değil de, etkileşimli bir film gibi. Filmin bazı sahnelerinde kontrol bize veriliyor, o kadar. Eskiler hatırlar belki, bir ara video tabanlı oyunlar vardı. Televizyona bağlanan ilkel konsollarda oynanırdı. Aslında oyun denen şey bir filmdi, ama bazı yerlerde tam doğru anda silahla ateş etmek gerekiyordu mesela. Yeni nesil FPS oyunları da aynen böyle, herşey sıkı sıkıya senaryoya bağlı.

Bir de her bölümün temelde birbirinin aynı olması ve oyuncunun zihninde "oyunda ilerleme" hissiyatının yaratılamaması var. Mesela, Bad Company 2'de oyunun en güzel silahı daha ilk bölümden (yani ikinci bölümden, ilk bölümde geçmişte oynuyoruz) standart olarak elimize veriliyor. Silah hızlı, hassas, etkili ve dürbünlü. Vuramayacağımız, öldüremeyeceğimiz düşman yok. Dahası, mermisi de kolayca bulunuyor. Cephane sıkıntısı da yok yani. Ekstra olarak bomba atan modülü de standart olarak geliyor. E diğer silahları ne yapayım ki ben o zaman? Oyun boyunca sadece birkaç yerde keskin nişancı tüfeği kullanmak gerekiyor, yine birkaç yerde de helikopterleri düşürmek için roket kullanıyoruz. Bunlar haricinde koca oyunu tek tüfekle bitirmek mümkün, hatta o silahla herşey daha da kolay oluyor. Eskiden, oyunların oyun olduğu zamanlarda oyuna basit, kifayetsiz silahlarla başlardık. İlerledikçe silahlarımız gelişirdi, daha iyileri çıkardı. Düşmanlar da zorlaşırdı tabi. Yeni oyunlarda böyle birşey de yok. Bad Company 2'nin de, Modern Warfare serisinin de ilk bölümlerindeki düşmanlarla son bölümlerindeki düşmanlar hep aynı. Ne yenmesi zor bir "bölüm sonu canavarı" (ecnebiler Boss diyor, ama şimdi patron dersem kimse anlamaz) çıkıyor, ne de düşmanlar daha becerikli hale geliyor. Hatta sayıları bile pek artmıyor. Oyunun bölümlerini birbirinden ayıran tek özellik tema. Kimisi ormanda, kimisi çölde, kimisi şehirde geçiyor. Bir de ara sıra tank filan çıkıyor karşımıza, onu vuracak silah da zaten orada hazır bekliyor. Silahı alıp atışı yapıp devam ediyoruz.


Hepsi çok kötü değil tabi, çok seyrek de olsa arada iyi oyunlar çıkıyor. Mesela Crysis (ve kardeşi Crysis Warhead) klasik oyun zihniyetinin son örnekleri gibiydiler. İlk başta daha sade silahlarla başlıyorduk, ilerledikçe daha iyilerini (Gauss tüfeği gibi) alıyorduk. Bazı özellikler (silahın dürbünü veya bomba atar modülü gibi) daha sonradan çıkıyordu. İlk başlarda düşmanlar sıradan askerlerdi, daha sonra daha güçlü askerler ve uzaylı yaratıklar çıkıyordu. Hatta, uzaylıların bile daha güçlü versiyonlarıyla karşılaşıyorduk. Arada bölüm sonu canavarları bile vardı. Oyunun sonunda zaten "oyun sonu canavarı" çıkıyordu karşımıza (üstteki resimde görülen şahsiyet), onu sadece oyunun sonunda alabileceğimiz özel bir silahla öldürebiliyorduk. Oyun çizgisel değildi, farklı yöntemler ve yollar izleyebiliyorduk. Aynı yere yürüyerek gidebiliyorduk, arazi aracıyla daha hızlı gidebiliyorduk, tankla dalabiliyorduk, veya tekneyle denizden gidip sürpriz saldırı yapabiliyorduk. Bu dediklerim Crysis Warhead için de geçerli, ama aynı güzel cümleleri Crysis 2 için söyleyemeyeceğim. Modern Warfare'den filan daha iyiydi gerçi, sonunda görünmez olan uzaylılar çıkıyordu karşımıza, ama onun haricinde çoğu şey tekdüze ve çizgiseldi. Crysis çok başarılı olmasaydı Crysis 2 sıradan bir oyun olarak anılmaktan kurtulamazdı, şimdi sattığının da yarısı kadar bile satamazdı.

Tabi yeni nesil bu kadar komplike şeyler istemiyor. İnsanlar herşey basit olsun, eğlencelik olsun istiyor. Bir de yukarıda saydığım sebeplerden dolayı oyun yapımcıları senaryo moduna fazla önem vermiyorlar. Haliyle Crysis gibi güzel oyunlar yerine Modern Warfare gibi etkileşimli sinema tadında sığ oyunlar yapılıyor daha çok. Umarım buna bir çare bulunur, çünkü benim gibi multiplayer istemeyen, senaryo modunda takılmayı seven oyuncuların da güzel şeyler oynamaya hakkı var.

1 yorum:

  1. İşin içine ticaret girince böyle oluyor. Eskiden daha idealist firmaların Half-Life gibi şaheserlerini oynardık. Şimdi oyunlar F2P (Free to Play) oluyor. F2P hakkında bir yazı hazırlamak lazım aslında, çünkü geçtiğimiz gün Crysis yapımcısı CryTek bile artık F2P oyun yapacağını duyurdu.

    Bu durumda adam gibi oyun için amatörlere bakmak gerekiyor. Örneğin benim 2003 yılında beri takip ettiğim Forgotten Hope modu var. En son versiyonu v2.45, 13. cuma günü yani 4 gün önce duyuruldu.

    Eğer elinizde 2005 yapımı BattleField 2 varsa ücretsiz oynayabilirsiniz. Her akşam en az 100-200 kişi arasında oynayan, benim de dahil olduğum "kemik" kitlesi var. İlgililere; http://forgottenhope.warumdarum.de

    YanıtlaSil