Gecenin bir vakti aklıma geldi, yazayım dedim. Bilgisayarla ilgilenenler bilirler (zaten bilgisayarla ilgilenmeyenler bu blogu pek okumaz), bilgisayar donanımlarının performansını ölçmek için bazı standartlaşmış yazılımlar vardır, PC Mark, 3D Mark veya Sandra gibi. Bu yazılımlar performans ölçümünü bir takım standartlara göre yaptığından verdikleri sonuçlar evrensel olarak kabul edilir. Türkiye'de bir kullanıcı kendi sisteminin 3D Mark skorunu Japonya'daki bir sitede gördüğü skorla karşılaştırarak sistem performansını yorumlayabilir. Yeni çıkan donanımların bilgisayarın hızına olan etkileri bu yazılımlarla ölçülür. Hangi bilgisayarın ne kadar hızlı olduğu rahatlıkla anlaşılır. Buraya kadar herşey güzel, peki böyle bir sistem dijital fotoğraf makinelerinde neden yok?
Uzman fotoğrafçılar için bu fikir çok saçma gelebilir. Zaten ilk başta makinenin özelliklerinin çok ta önemli olmadığını, asıl fotoğrafçının kabiliyetinin ön planda olduğunu söyleyeceklerdir. Tamam da, herkes daha iyi bir makine almak istiyor. Görüntü kalitesi için belirli testler var. Renk doğruluğu ve görüntü keskinliği gibi özellikler ölçülebiliyor. Peki neden bu ölçümlerin bir standardı yok? Bir sitenin yaptığı inceleme sonucu verdiği renk puanıyla diğerininki tutmuyor. Benzer durum diğer özelliklerde de oluyor. Bazı kriterler sabitlense, ölçümler ona göre yapılsa, ölçümü kim yaparsa yapsın sonuç değişmese güzel olmaz mı? DSLR makinelerde biraz sorun yaşanabilir, çünkü aynı makine farklı objektiflerle farklı sonuçlar verebiliyor. Yine de üzerinde gelen objektifle test yapılabilir, isteyen inceleme siteleri farklı objektifleri de deneyebilir. Kompakt makinelerde zaten böyle bir sorun yok. Fotoğrafı çekilen objenin (veya yüzeyin) neye benzediğini zaten bilen test programı renklerin doğruluğunu, görüntünün keskinliğini, fotoğraftaki geometrik bozulmaları ölçüp rapor olarak sunabilir. Böylece hangi makinenin hangi konuda daha iyi olduğunu bilip ona göre satın alabiliriz. Bence böyle bir sistem olmalı, makinelerin performansı "çok net çekiyor, cam gibi" veya "renkler harika, gökyüzü mavisi süper" gibi subjektif yorumlarla değil, objektif ve sayısal (makinenin çıktısı gibi yani) verilerle ölçülmeli. Daha da geliştirilebilir bu fikir, bunlar sadece şu an aklımdan geçenler. Umarım bu işi yapabilecek mevkide birileri de benzer bir düşünceye sahiptir de, bir girişimde bulunup fikrimi gerçekleştirir.
Not: Bu benim blogdaki 250. yazım. Güzel, yuvarlak bir rakam. Daha nice 250'lere!
250 yazı ha? Kendini nasıl hissediyorsun? Yıllanmış şarap gibi mi, yoksa ekşimiş şarap gibi mi? (Sirke gibi) :D
YanıtlaSilgöreceli bir kavram bence biraz belki ondandır.çünkü bana göre canlı renkler başkasına göre çok yüksek renk gelebilir.ayrıca bin çeşit kombinasyon ayarı var iso lar filan.ama yine üretebilirler.sağlam bir yazılımcılık istiyor.
YanıtlaSil@Sirke
YanıtlaSilKendimi henüz dalında üzüm gibi hissediyorum. Daha benim ekşiyip şaraba dönüşmeme çok var. Yazacağım çok şey var yani! Bakalım, gittiği yere kadar devam edeceğim.
@Cem
Çok ta göreceli değil. Renk doğruluğu diye birşey var. Renklerin insan gözüne göründüğü gibi, orjinal haliyle yakalanması önemli. Canlı seven sonradan ayarlayabilir renk doygunluğunu.