26 Nisan 2010 Pazartesi

Bateri üstadını kaybetti...

Bu yazı oldukça geciktiği için çok ta anlamı yok aslında, ama yazmadan da edemedim. Artık hepiniz duymuşsunuzdur, Engin Yörükoğlu 23 Nisan günü aramızdan ayrıldı. Onunla ilgili ansiklopedi bilgisi verecek değilim, bu bilgileri kısa bir arama sonucunda pek çok kaynaktan edinebilirsiniz. Ben rahmetli hakkında kişisel düşüncelerimi yazmak istiyorum. Engin Yörükoğlu, vurmalı enstrumanların Türkiye'deki (ve belki de dünyadaki) sayılı ustalarındandı. O efsanevi '68 ruhunu bize hissettirebilen az sayıda kişiden biriydi. Ben onu canlı olarak izleyebilen şanslı kişilerdenim. Kendim de amatör olarak bateri çaldığımdan, zaten hayranı olduğum Moğollar grubunun içerisinde Engin Yörükoğlu'nu özellikle severdim. Uzun bir bateri solonun son kısmını küçük pet şişenin alt kısmını kullanarak atması hala gözlerimin önündedir. Hem Anadolu ritimlerini, hem de Jazz/Rock ritimlerini çok iyi çalması, üstelik bunları çok iyi harmanlayabilmesi onu diğer bateristlerden bir adım öne çıkarmıştır. Ne yazık ki sanat yaşamının en verimli yıllarını Paris'te geçirdi bu büyük sanatçı. Keşke Moğollar'ı hiç bırakmasaydı, o büyü hiç bozulmasaydı. Daha da önemlisi, keşke kendisine biraz dikkat etseydi de davulunu üstatsız bırakmasaydı. Huzur içinde yat Engin Yörükoğlu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder