Eskiden dahili ve harici modemler vardı, hani şu dial up bağlantı
için kullanılanlar. Hatırlayan çıkacaktır mutlaka, o modemlerin "hard"
ve "soft" diye çeşitleri vardı zamanında. Hard modemler eski tipti,
pahalılardı, takoz gibilerdi, ama üzerlerinde işlemcileri filan vardı.
Herşeyi kendileri yapıyorlardı. Sonra soft modemler çıktı. "Winmodem" de
deniyordu bunlara, çünkü sadece Windows altında düzgün çalışıyorlardı.
Bu soft modem denen naneler ucuzdu, 10$'a filan satılıyordu. Üzerlerinde
işlemci filan yoktu, kartları ufacıktı zaten, sadece adaptör görevi
görüyorlardı. İletişimin işlem yükünü CPU çekiyordu, çünkü işlemciler
yeterince gelişmişti artık. Bazı Linux kullanıcıları haricinde kimse
aradaki farkı anlayamamıştı bile. Hard modemler piyasadan silindi, çünkü
artık parası olanlar genişbant internete geçiyorlardı. Dial up
bağlantıyı sadece garibanlar kullanıyordu, gariban adam da bir modeme
100$ vermek istemiyordu. Zaten Winmodem'ler de kayboldu birkaç sene
içinde.
Sonra sıra ses kartlarına geldi. Hatırlarsanız ses kartları da
üzerlerinde işlemcileri olan, böyle baya komplike kartlardı. Bazılarının
üzerinde kendi belleği bile vardı, tabi onlar biraz fazla tuzluydu. İyi
bir ses kartı 90-100$'dan başlıyordu, üstelik bu en basit kartın
fiyatıydı. Sonra anakartların üzerinde ses kartları gelmeye başladı. İlk
başlarda çok kötüydüler, ama sonra geliştiler. Şimdi özel ihtiyaçları
(THX filan gibi) olmayan kimse ses kartına para vermiyor. Anakartın
üzerindeki zımbırtı insanların %99'una yetiyor. O zımbırtı da ses kartı
değil aslında, ses CODEC'i. İşlemci yine yok, sesi işleyen yine CPU.
Bize ses kartı diye anlatılan şey aslında sadece bir arabirim yongası.
Sesi üreten, işleyen, efektleri filan organize eden şey bilgisayarın ana
işlemcisi. Tabi bu bizim için bir dert değil, çünkü bilgisayarların
işlemcileri artık öyle güçlü ki, ses işlemlerinin getirdiği yükü
farketmiyoruz bile. Neyse, hal böyle olunca (bir de DX10'la birlikte
DirectSound ortadan kalkınca) ses kartları da ufaktan kaybolmaya
başladı. Çoğu mağazada birkaç taneden fazla bulunmuyor bile, çünkü kimse
almıyor.
Şimdi uzun uzun anlaymayacağım, ama yukarıdakilere benzer olaylar
network kartlarında da yaşandı. Eskiden kendi işlemcisine sahip network
kartları vardı, şimdi network kartları (ve anakartın üzerindeki network
bağdaştırıcıları) sadece adaptör görevi görüyor. İşlemler yine CPU'da
hallediliyor...
Hep maziden bahsettim, şimdi söz verdiğim üzere gelecek kısmına
geçiyorum. Bilgisayarlarda en fazla kullanılan "add-in" kartları ortadan
kaldırdık, biri hariç... Ekran kartları hala fena halde revaçta. Bunun
sebebi işlemcilerin grafik işlemlerini yapacak kadar güçlü olmamaları.
Tabi bu durum da çok uzun sürmeyecek, işlemciler her geçen gün
güçleniyor. Yakında GPU'ya gerek duymayan işlemciler çıkacak piyasaya.
Yanlış anlaşılma olmasın, şimdiki içinde dahili GPU olan işlemcilerden
bahsetmiyorum ben. İşlemcinin kendisi yapacak grafik hesaplamalarını.
Öyle "işlemci şu, ama içinde ATI'nin filanca grafik işlemcisi de var"
demeyeceğiz. Çekirdek sayısı artacak, frekanslar belki artacak, ama
ekran kartlarına olan ihtiyaç bir şekilde ortadan kalkacak. Eski
konsollarda nasıl tek işlemci (mesela Sony'nin CELL işlemcileri gibi)
herşeyi tek başına yapıyorsa, bizim işlemcilerimiz de öyle olacak. Ekran
kartları sadece bu işlere aşırı meraklı kitlenin "niş" kartı olacak.
Üreticilerin çoğu bu işi bırakacak, sadece profesyonellere hitap eden
birkaç marka kalacak. ATI ve Nvidia'dan biri de (büyük ihtimalle ATI,
çünkü zaten AMD'nin içinde çözünüyor yavaştan) kapanacak. Nasıl şimdi
sadece aşırı kaliteli sese meraklı olanlar veya özel ihtiyaçları olanlar
ses kartı alıyorsa o zaman da sadece özel ihtiyaçları olanlar ekran
kartı alacak. Anakartların üzerinde sadece monitör bağlantıları için
bağdaştırıcılar olacak. Oyunlar zaten ufaktan konsollara kaydırılıyor,
biz inat etsek de tüm geliştiricilerin ilk önceliği konsollar. Bir zaman
sonra PC'de oynayacak oyun bulamayacağız, bulduklarımız da "time
killer" tarzı, can sıkıntısı gidermelik basit oyunlar olacak. Bu "ekran
kartsız" bilgisayarlar da onlara fazlasıyla yetecek. Bir gün olacak bu,
olduğunda beni hatırlarsınız, "Emre yazmıştı bunu" dersiniz.
modem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
modem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
24 Haziran 2013 Pazartesi
Size biraz gelecekten bahsedeyim, sonra bu yazdıklarım olunca şaşırmayın...
4 Ocak 2013 Cuma
Qualcomm Atheros yeni router yazılımı StreamBoost'u tanıttı
Ağ donanımları ve mobil işlemci üreticisi Qualcomm Atheros evlerde ve işyerlerinde bantgenişliği paylaşımını düzenleyip kesintilere engel olmayı hedefleyen yeni router yönetim yazılımını tanıttı. StreamBoost isimli yazılım birden fazla cihazın aynı anda internete bağlandığı ağlarda bant genişliğini cihazların o anki ihtiyaçlarına göre belirliyor. Böylece, mesela internet üzerinden film izlerken başka bir cihaz bir anda güncelleme yapmaya kalktığında film kesilmiyor, veya oyun oynarken bağlantı önceliği oyun oynanan bilgisayara verilerek ping süresi düşürülebiliyor. Bir nevi öncelik belirleme sistemi yani, çok karmaşık değil, ama işe yarayacak gibi görünüyor. Qualcomm Atheros bu yazılımın kullanıldığı yeni ürünlerini önümüzdeki hafta açılacak olan CES'te (tüketici elektroniği fuarı) sergileyecek. Hele bir çıksın, testlerini görelim, belki ben de emektar US Robotics modemimi böyle birşeyle değiştirmeyi düşünebilirim.
11 Ekim 2012 Perşembe
Huawei ve ZTE ABD tarafından "güvenilmez" ilan edildi
Çin'in iki telekomünikasyon devi Huawei ve ZTE geçtiğimiz günlerde ABD'de kongre kararıyla "güvenilmez" ilan edildi ve ABD'de kamu kurumlarına ve telekomünikasyon altyapısı kuran şirketlere satış yapmaları yasakladı. 11 ay süren bir araştırma sonucunda kongre hem Huawei'nin, hem de ZTE'nin Çin hükümetiyle olan ilişkilerini açıklayamadığı, ayrıca Huawei'nin geçmişte bazı yolsuzluklara karışmış olduğu tespit edildi. Bunun ardından iki firma da basın duyurusu yaparak Çin'in devlet yapısı gereği hiçbir Çin firmasının devletten tamamen bağımsız olamayacağını, kongrenin bu kararı eğer diğer firmalar için de geçerli olursa Çin'de üretim yapan hiçbir telekomünikasyon şirketinin ABD'de satış yapmaması gerektiğini, çoğu firmanın da üretim tesisleri Çin'de olduğu için bunun ABD'de teknoloji ürünlerinin satışını ciddi oranda etkileyeceğini söylediler.
Geçtiğimiz yıl Huawei İngiliz hükümetine olimpiyat öncesinde Londra'nın tüm metro hatlarını ücretsiz olarak baz istasyonlarıyla donatmayı teklif etmişti, bunun bir jest olduğunu ve karşılık beklemediklerini belirtmişti. İngiliz hükümeti ise Huawei'nin bu yolla casusluk yapabileceğini iddia ederek teklifi reddetmişti. Huawei ve ZTE isimleri çok fazla duyulmasa da dünyanın en büyük cep telefonu üreticileri. Kendi markalarıyla çok fazla cihaz satmasalar da operatörlere ürettikleri fason cihazlar sayesinde pazar lideri oluyorlar. Ülkemizde de operatörlerin kendi markalarıyla sattıkları cihazlar Huawei veya ZTE tarafından üretiliyor. Bunun yanında, 3G modemleri de hep bu iki firma üretiyor. Ayrıca, Huawei ve ZTE baz istasyonları gibi altyapı ürünleri de üretiyorlar ve bu konuda da oldukça yaygınlar. Aslında ABD'nin bu iki firmayı güvenilmez ilan etmesi sadece firmaların devletle olan ilişkileri yüzünden değil. Çin her geçen gün güçleniyor, ABD de bu durumdan korkuyor. Rakibin firmalarına ihale vermek istemiyorlar yani. Ben bu yasağın böyle havada kalacağını sanmıyorum, belki Huawei ve ZTE sert tepki gösterebilir, belki de diğer Avrupa ülkeleri benzer adımlar atarak bu firmalara başka darbeler vurabilir.
Geçtiğimiz yıl Huawei İngiliz hükümetine olimpiyat öncesinde Londra'nın tüm metro hatlarını ücretsiz olarak baz istasyonlarıyla donatmayı teklif etmişti, bunun bir jest olduğunu ve karşılık beklemediklerini belirtmişti. İngiliz hükümeti ise Huawei'nin bu yolla casusluk yapabileceğini iddia ederek teklifi reddetmişti. Huawei ve ZTE isimleri çok fazla duyulmasa da dünyanın en büyük cep telefonu üreticileri. Kendi markalarıyla çok fazla cihaz satmasalar da operatörlere ürettikleri fason cihazlar sayesinde pazar lideri oluyorlar. Ülkemizde de operatörlerin kendi markalarıyla sattıkları cihazlar Huawei veya ZTE tarafından üretiliyor. Bunun yanında, 3G modemleri de hep bu iki firma üretiyor. Ayrıca, Huawei ve ZTE baz istasyonları gibi altyapı ürünleri de üretiyorlar ve bu konuda da oldukça yaygınlar. Aslında ABD'nin bu iki firmayı güvenilmez ilan etmesi sadece firmaların devletle olan ilişkileri yüzünden değil. Çin her geçen gün güçleniyor, ABD de bu durumdan korkuyor. Rakibin firmalarına ihale vermek istemiyorlar yani. Ben bu yasağın böyle havada kalacağını sanmıyorum, belki Huawei ve ZTE sert tepki gösterebilir, belki de diğer Avrupa ülkeleri benzer adımlar atarak bu firmalara başka darbeler vurabilir.
23 Mart 2011 Çarşamba
Ulan Ubuntu, ulan Ubuntu...
Windows sorun çıkardığı zaman bilgisayarda sorunsuz çalışan farklı bir işletim sisteminin bulunması faydalı olabiliyor. Ben de bilgisayarımda ikinci işletim sistemi olarak Ubuntu kullanıyorum. Daha doğrusu kullanmaya çalışıyorum, çünkü kablosuz ağ kartım Ubuntu'da çalışmıyordu. Yedekte bulundurduğum USB Wi-Fi kartı Ubuntu altında sorunsuz çalışıyor. Ancak modem benim odama biraz uzak olduğundan, arada da duvarlar, dolaplar ve türlü engeller olduğundan bu küçük kart modeme bağlanmakta zorlanıyor, bağlansa bile kısa süre sonra kopuyor. Haliyle internetsiz bir Ubuntu kullanmak zorunda kalıyordum, bu da pek keyif vermiyordu. Ubuntu'yu güncellemem bile neredeyse bir saat sürdü, kopa bağlana, uğraşa uğraşa yaptım güncellemeyi.
Benim canavar gibi antene sahip kablosuz ağ kartımın Ubuntu tarafından düzgün çalıştırılması için Linux sürücüsü gerekiyor. US Robotics Linux sürücüsü hazırlamamış, bu işi Ndiswrapper isimli (evet, garip bir ismi var) yazılıma devretmiş. Kısaca açıklamak gerekirse, Ndiswrapper kablosuz ağ kartlarının Windows sürücülerini kullanarak o kartları Linux altında çalıştıran bir yazılım. Faydalı birşey yani. Tabi bunun için kartın Windows sürücüsü lazım. US Robotics sağolsun Ndiswrapper'a işi havale etmiş, ama düzgün bir Windows sürücüsü sunmayı akıl edememiş. Benim kartın Windows sürücüsü InstallShield formatında, kapalı bir sürücü. InstallShield paketlerindeki .cab formatındaki dosyalar normal yazılımlarla açılamıyorlar. Ancak Linux altında çalışan, komut satırıyla kullanılan karmaşık programlarla açılabiliyorlar. Haliyle bu da biraz uğraştırıcı. Birkaç akşam boyunca uğraştım, konuyla ilgili bakmadığım forum kalmadı, ama bunu çözemedim.
Ben artık umudumu kaybetmişken, kendime Linux destekli yeni bir kablosuz ağ kartı aramaya başlamışken ilginç birşey farkettim. Administration menüsünde Hardware Drivers diye bir kısım var. Burada benim çalışmayan kablosuz ağ kartımın ismini gördüm. Üzerine tıkladığımda bu kartın sürücülerinin tescilli (proprietary) sürücü olduğuna dair bir uyarı, yanında da bir etkinleştirme tuşu belirdi. Meğersem Ubuntu benim kablosuz ağ kartımı çalıştırabilecekken çalıştırmıyormuş. Neymiş, bu sürücüler açık kaynaklı değilmiş, Ubuntu bunları değiştiremezmiş, geliştiremezmiş, bu yüzden doğrudan kullanıma açmıyormuş. Saatlerce uğraştım, meğersem birkaç tıklamayla halledilebilecek basit bir işlemmiş. Etkinleştirme butonuna tıkladım, kısa bir süre sonra benim çalışmayan kart çalışmaya başladı, benim de Ubuntu altında kesintisiz bir bağlantım oldu. Yahu madem böyle bir sürücü var, bu Ubuntu neden uğraştırıyor beni? Tescilliyse tescilli, kart çalışsın, bir kere uyarı verir, "bizim sorumluluğumuz yok bu sürücüde" der, gerisini ben hallederim. Böyle açık kaynak inatçılığına ne gerek var? Beğeniyorum, severek kullanıyorum, ama bazen çok kızıyorum Ubuntu'ya. Şu anlattığım olayda harcadığım zaman içerisinde en az 10 tane böyle yazı yazardım, arada foruma da bakardım. Neyse, olan oldu artık. Yine de Ubuntu güzel. Hem Windows'a göre daha hızlı, hem de daha güvenli. Kullanın, kullandırın...
Benim canavar gibi antene sahip kablosuz ağ kartımın Ubuntu tarafından düzgün çalıştırılması için Linux sürücüsü gerekiyor. US Robotics Linux sürücüsü hazırlamamış, bu işi Ndiswrapper isimli (evet, garip bir ismi var) yazılıma devretmiş. Kısaca açıklamak gerekirse, Ndiswrapper kablosuz ağ kartlarının Windows sürücülerini kullanarak o kartları Linux altında çalıştıran bir yazılım. Faydalı birşey yani. Tabi bunun için kartın Windows sürücüsü lazım. US Robotics sağolsun Ndiswrapper'a işi havale etmiş, ama düzgün bir Windows sürücüsü sunmayı akıl edememiş. Benim kartın Windows sürücüsü InstallShield formatında, kapalı bir sürücü. InstallShield paketlerindeki .cab formatındaki dosyalar normal yazılımlarla açılamıyorlar. Ancak Linux altında çalışan, komut satırıyla kullanılan karmaşık programlarla açılabiliyorlar. Haliyle bu da biraz uğraştırıcı. Birkaç akşam boyunca uğraştım, konuyla ilgili bakmadığım forum kalmadı, ama bunu çözemedim.
Ben artık umudumu kaybetmişken, kendime Linux destekli yeni bir kablosuz ağ kartı aramaya başlamışken ilginç birşey farkettim. Administration menüsünde Hardware Drivers diye bir kısım var. Burada benim çalışmayan kablosuz ağ kartımın ismini gördüm. Üzerine tıkladığımda bu kartın sürücülerinin tescilli (proprietary) sürücü olduğuna dair bir uyarı, yanında da bir etkinleştirme tuşu belirdi. Meğersem Ubuntu benim kablosuz ağ kartımı çalıştırabilecekken çalıştırmıyormuş. Neymiş, bu sürücüler açık kaynaklı değilmiş, Ubuntu bunları değiştiremezmiş, geliştiremezmiş, bu yüzden doğrudan kullanıma açmıyormuş. Saatlerce uğraştım, meğersem birkaç tıklamayla halledilebilecek basit bir işlemmiş. Etkinleştirme butonuna tıkladım, kısa bir süre sonra benim çalışmayan kart çalışmaya başladı, benim de Ubuntu altında kesintisiz bir bağlantım oldu. Yahu madem böyle bir sürücü var, bu Ubuntu neden uğraştırıyor beni? Tescilliyse tescilli, kart çalışsın, bir kere uyarı verir, "bizim sorumluluğumuz yok bu sürücüde" der, gerisini ben hallederim. Böyle açık kaynak inatçılığına ne gerek var? Beğeniyorum, severek kullanıyorum, ama bazen çok kızıyorum Ubuntu'ya. Şu anlattığım olayda harcadığım zaman içerisinde en az 10 tane böyle yazı yazardım, arada foruma da bakardım. Neyse, olan oldu artık. Yine de Ubuntu güzel. Hem Windows'a göre daha hızlı, hem de daha güvenli. Kullanın, kullandırın...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)